yazarın ölümü

SORU: Gerçek kahraman kimdir?

  • Romanı yazan mı?
  • Romanda anlatılan biri mi?
  • Romanda anlatılanları yaşayan mı?
  • Hiçbiri mi?
  • Hepsi mi?

Bu romanda ‘Hiçbiri’ ve ‘Hepsi’nin aynı anda seçenek olabileceğini göreceksiniz.

Çok fazla ölüm konusunu kurcaladığım ‘YAZARIN ÖLÜMÜ’ adındaki yedinci romanım 2018 yılında, 15. kez düzenlenen Tudem Edebiyat Ödülleri Yetişkinlere Yönelik Roman Yarışması’nda dereceye girerek ödüllendirildi.

ödüllü roman hakkında

  1. Kitabınızın konusu nedir?

Bir polis memurunun, rastlantısal olarak tanıştığı yazarın romanlarında kendini kahraman olarak bulması, gerçek yaşam ile romanlarda yazılanların birbirine karışması ve böyle bir keşmekeşliğin içinde yolunu bulmaya çalışması anlatılmaktadır.

  1. Kitabınızın türü nedir?

Roman (Postmodern Polisiye)

  1. Sayfa sayısını yazınız.

Yaklaşık 250 kitap sayfası

  1. Kitabınızı kısaca özetleyiniz.

Van Emniyet Müdürlüğü’ndeki bunalımlı günlerin sonrasında polis memuru Emre’nin Ankara’ya tayini çıkmıştır. İşe başladığı günün sabahında karşısına çıkan canlı bombayı öldürerek günün kahramanı olur. Aynı gün emniyet müdürlüğünde ünlü yazar Namık Altaş’la tanışacaktır. Yazar yeni yayınlanan ‘Ölüme Doğru’ adındaki romanını kendisine hediye eder. Emre üniversitelerdeki terörist oluşumlara karşı kurulan özel bir birimde görevlendirilmiştir. Yazarla rastlantısal olarak karşılaşmaları sırasında roman taslaklarını okur. Yeni romanının kahramanı olarak Emre’yi seçen Namık Altaş Van’daki şube müdürüyle çatışmasını romanının konusu yapmıştır.

Van’daki yabancılar şubesinde görev yaptığı dönemlerde ailesinin trafik kazasında ölümü Emre’nin psikolojisini bozmuştur. Bu nedenle emniyet müdürlüğünün psikologu tarafından yakından izlenmektedir. Şube müdürünün dengesiz davranışları yüzünden Afganlı bir mülteci kadının kaçışına yardımcı olmaya çalışınca başına gelmeyen kalmaz. Şube müdürü kendisini öldürmek isteyen teröristlerin kaldığı evi izlemesi için Emre’yi görevlendirilmiştir. Her gün kendisine rapor yazmasını istemektedir. Bu dönemde çöplerin arasında günlerinin geçiren Emre’nin psikolojisi daha da bozulacaktır. Haftalar boyunca kimselerin içeri girmediği ya da dışarı çıkmadığı evi izler. Günlük raporları giderek duygularını ortaya koyduğu yazılara dönüşmektedir. Bir gün merakına yenilerek eve girdiğinde kimselerin bulunmadığını anlayacaktır. Terk edilmiş evin şube müdürüne annesinden miras kaldığını öğrenince öfkeden deliye döner. Şube müdürünü öldürmeye çalışması son anda engellenir. Öyle bir görevlendirme yapmadığını söyleyen şube müdürü Afganlı kadına yardımcı oluşunun intikamını almaktadır. Duygusallık içeren raporlarını psikologa vererek Emre’nin delirdiğini savunur. Her durum aleyhinde olduğundan psikolojisinin bozunduğunu kabul ederek tedavi görecektir. İyileştikten sonra da Ankara’ya tayin edilecektir.

Van’da kaçışına yardımcı olduğu Afganlı kadınla Ankara’da görüşmeye başlar. Kısa bir zamanda arkadaşlıkları aşk ilişkisine dönüşür.  Yeni görevi terörle ilişkisi olduğu düşünülen üniversiteli gençlerin arasına sızmaktır. Bu görev sırasında yazarla yolları çok sık kesişir. Yazarın da terör örgütleriyle bağlantıları olabileceği düşünüldüğü için Emre tarafından kontrol altında tutulması istenmiştir. Yazarın baskın davranışları yüzünden arkadaşlıkları giderek pekişmektedir. Bir taraftan yazarın hediye ettiği kitabı okuyan Emre, diğer taraftan da yeni romanının taslaklarını gizlice okumayı sürdürmektedir.

Ona hediye ettiği ‘Ölüme Doğru’ romanında açıklaması olanaksız bir finalle karşılaşır. Bu romanda Elif adındaki bir kızın yaşamı anlatılmaktadır. Ailesindeki sorunlar yüzünden Ankara’daki eniştesinin yanına okumaya gönderilmiş, eniştesinin tecavüzüne uğradıktan sonra ailesini geride bırakarak ortalıktan kaybolmuştur. Romanın kahramanlardan olan yazarla tanışana kadar başına gelmeyen macera kalmaz. Yazarla yaşadıkları da felaketler zincirinin son halkasıdır. En sonunda kendini canlı bomba olarak bir parkta bulacak ve karşılaştığı polis tarafından öldürülecektir. ‘Ölüme Doğru’ romanının finali Emre’nin yaşadığı canlı bomba olayının bire bir aynısıdır. Roman basıldıktan sonra olayın yaşanmış olmasıysa açıklaması olmayan bir durumdur.

Emre’nin özel yaşamına ilişkin kimsenin bilmediği ayrıntılar da yeni romanın taslağında karşısına çıkacaktır. Yazarın yazdıklarıyla gerçekler iç içe geçmiş ve anlaşılmaz bir hal almıştır; bazen romanlarda yazılı olanlar gerçeğin bir parçasına, bazen de gerçekler romanın satırlarına dönüşmektedir.

Emre’nin ekibi üniversiteli gençlerin terörist eylemlerini engellemeyi başarmıştır. Son anda ölümden kurtulan Emre açıklama yapması için yazarın peşine düşer. Onu taslak romanının finalini yazarken bulur. Yazar mantıklı açıklamalar yapmak yerine Emre’nin kendisi tarafından yaratılan bir roman kahramanı olduğunu söylemektedir. Tartışmaları şiddete dönüşmüştür. Emre taslak romanın finalini okumak ister. Bu sırada Emre’yi öldürülmeye çalışan yazar canından olur.

  1. Kitabınız hangi bölümlerden oluşuyor? Ana hatlarıyla sıralayınız.

Üç ana kurgudan oluşan öykü birbirine paralel olarak ilerlemektedir:

BİRİNCİ ANA KURGU: Bir novella tadında Namık Altaş’ın yazdığı ‘Ölüme Doğru’ romanında Elif’in yaşamı anlatılmaktadır.

  • Küçük bir kız çocuğu olan Elif’in apartmanın bodrumundaki çocukça şakalaşmalarından babası tarafından terk edilişine kadar geçen dönem
  • Annesinin ilişkisi yüzünden liseyi okumak için gittiği teyzesinin evinde yaşayan Elif’in eniştesi tarafından tecavüze uğrayışı
  • Annesinin evinde barınamayarak apartmanın bodrumunda ölümü bekleyen Elif’in yeniden eniştesinin evine dönmek zorunda kalışı
  • Eniştesiyle yaşadıklarının ortaya çıkışıyla İstanbul’a kaçan Elif’in yaşama tutunmaya çalışırken kimya öğretmeniyle yaşadığı aşk
  • Bir hayat kadını olarak İstanbul’da savrulan Elif’in askerliğini doğuda yapmış hap bağımlısı komandoyla yolunun kesişmesi
  • Eski komandodan hamile kalan Elif’in kürtaj sonrası el bombasıyla kaçarken yazarın karşısına çıkışı
  • Elif’in yaşamını yazmaya başlayan yazarın uluslararası ses getirecek terörist eylemde canlı bomba olarak kendini feda edeceğini öğrenişi
  • Yazarın yerine bombaları kuşanarak eylemin yapılacağı yere giden Elif’in bir polis tarafından öldürülüşü

İKİNCİ ANA KURGU: Bir roman üstünde çalışan Namık Altaş taslak bölümlerde polis memuru Emre’nin Van’da görev yaptığı günleri anlatmaktadır.

  • Ailesinin trafik kazasında ölümüyle sarsılan polis memuru Emre’nin şube müdürüyle karşı karşıya gelişi ve müdürünün kendisini öldürmek isteyenleri izlemesi için onu görevlendirmesi
  • Görev sırasında müdürünün dostlukla yakınlaşması ve Emre’nin içten duygularını kağıda döktüğü raporlar
  • Müdürü tarafından oyuna getirildiğini anlayan Emre’nin saldırganlığı ve psikolojik tedavi gördüğü dönem

ÜÇÜNCÜ ANA KURGU: Asıl öykünün geçtiği bölümde ‘Ölüme Doğru’ romanında ve yeni yazılan roman taslağında kendini bulan Emre’nin yazar Namık Altaş’la ilişkisi anlatılmaktadır.

  • Ankara’ya tayini çıkan Emre’nin rastlantısal olarak parkta karşısına çıkan canlı bombayı öldürüşü
  • Günün kahramanı olan Emre’nin ünlü yazar Namık Altaş’la tanışarak ‘Ölüme Doğru’ kitabının hediye edilişi
  • Üniversitelerdeki terörist oluşumlara karşı kurulan özel bir birimde görevlendirilen Emre’nin yazarın yeni yazacağı romanın kahramanı olduğunu gizlice okuduğu notlardan öğrenişi.
  • Van’da kaçışına yardımcı olduğu Sahar’la buluştuğu sırada izlediği öğrenci gurubunun yazarı dövmelerini engellemeye çalışması
  • Bir şüpheliye dönüşen Namık Altaş’ı izlemekle görevlendirilen Emre’nin, sert bir roman kahramanı gibi davranarak Sahar’la sevişmesi
  • Yazarın evindeki davete Sahar’la birlikte gidişi sırasında sevgilisine uyguladığı şiddetin utancını yaşaması
  • Bir terörist eylem içinde olduğundan şüphelenilen üniversiteli gençlerle iletişime geçmeyi başardığı gecenin devamında yazarın evinde yaşanan fantezilerle dolu cinsellik
  • Üniversiteli gençlerin evinde neler döndüğünü anlamak için oynanan oyun.
  • Evlerinde bomba bulunan üniversiteli gençlerin evine yapılan baskın.
  • Operasyon sırasındaki beklemede ‘Ölüme Doğru’ romanının son bölümünü okuyan ve öldürdüğü canlı bomba hikayesinin romanda bire bir yazılı olduğunu gören Emre’nin terörist gençler tarafından vuruluşu.
  • Çelik yelek sayesinde ölümden dönen Emre’nin, ‘Ölüme Doğru’ romanında, gerçekleşmeden önce yazılan hikayenin hesabını sormak için yazarın evine gidişi, onun roman kahramanı olduğunu söyleyen yazarla hesaplaşmaya çalışması ve kedini öldürmeye çalışan yazarı öldürüşü
  1. Kitabınızın düşünsel altyapısını ve sizin için ne ifade ettiğini kısaca açıklayınız.

Bir süregelen savaşın içinde (1980 öncesi ve sonrasında doğuda süren savaş) yaşayan Anadolu insanı, istese de istemese de doğrudan ya da dolaylı olarak savaşların bir parçası haline dönüşmüştür. Dil, din, ırk, cinsiyet gibi başlıklarla çoğalan savaşlar dünya ölçeğinde de sürmekte ve küresel olarak birbirini tetiklemektedir. Bu süreçlerin yaşamlarımıza etkisi romanın zeminini oluşturmaktadır. Birtakım güçler, roman yazarının kahramanlarıyla oynadığı gibi, insanlığın küçük hikayelerine yön vererek kendilerini tanrısallaştırmaktadır. Oyunlarını insanların kanıksaması da yaşamın absürtlüğüdür. Yanılsamalar ve rastlantısal olanlar birbiriyle içedir. Yaşamlarımızdaki iletişimsizliğin yabancılaşmaya, yabancılaşmanın da insansızlaşmaya dönüştüğünü gösteren absürtlükler romanlarımın vazgeçilmez zenginliğidir. Yazar ile kahramanlarının sarmal hikayelerini absürdün malzemesini kullanarak anlatmak da beni heyecanlandırmaktadır.

  1. Kullandığınız üslûp hakkında bilgi veriniz.

Ben kurmaca becerimin fazlasıyla iyi olduğunu, romanlarımda ve tiyatro oyunlarımda (hatta sinema ve dizi projelerinde) sınamış yazarlardanım. Bir başka özelliğim ise ağdalı ve algı sıkıntısı yaratan cümleleri arkası arkasına sıralamak yerine, basit, akıcı ve eğlendirici anlatımlarla yazmayı becermektir. Edep sınırını kısıtlı tutmaktan hoşlanmadığım için yeri ve zamanı geldiğinde (okura itici gelmesinden korkmadan) cinselliği ya da ‘underground’ anlatımları doğrudan kullanmaktan çekinmiyorum. Hepsinin bir arada topladığımızda da ‘Yazarın Ölümü’ ve diğer yazdığım romanlardaki üslûp ortaya çıkmaktadır.

  1. Kitabınızın hedef okur kitlesi kimlerden oluşur?

Çok derinlemesine yazılmış romanları okumaktan hoşlananların yazdıklarımla ne kadar ilgileneceğini bilemiyorum. Ahlaki ve gelenekçi okurların da kalemimden hoşlanacağını sanmıyorum. Geriye kalan okurların hedef kitlemin içinde olduğunu düşünmekteyim.

Hedefi biraz daha daraltacak olursak, polisiye ya da mizahi anlatımlardan hoşlanan okurlarla yollarımızı kesiştireceğine kuşku yok; örneklemek gerekirse Ahmet Ümit’in polisiyelerini okuyanların kurmaca becerimden dolayı kitaplarımı beğeneceğinden eminim. Dünya edebiyatından Paul Auster’ın yazım dilini kendime yakın bulmuşumdur. Genç ruhların dinamik ve ‘underground’ unsurları kullanmamdan hoşlanacağını sanıyorum.

  1. Bu konuda basılmış başka kitaplar var mı? Varsa bu çalışmanın diğer kitaplara göre öne çıkan özellikleri nelerdir?

 Şimdiye kadar yazdığım dokuz roman ve çok daha fazla sayıda tiyatro oyunum yukarıda sözünü ettiğim üslûpta yazılmıştır.

İlk basılan ‘Bitimsiz Yol’ romanı birbirinden bağımsız beş durumun iç içe geçişiyle anlatılan (yayınevi tarafından ‘postmodern’ olarak tanımlanan) bir romandır.

İkinci basılan ‘Kibrit Kutusu’ (yayınevi tarafından ‘postmodern polisiye’ olarak tanımlanan) romanımda hiçbir şeyi değiştirmeye gücü olmayan bir ruhun çözdüğü cinayet anlatılmaktadır.

2013-2014 sezonunda İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda sahnelenerek altı sezon boyunca seyircisiyle buluşmayı başaran ‘Sirke Tadında Böğürtlen Reçeli’ adındaki tiyatro oyunum da aynı üslûbun sahneye uyarlanmış halidir.