Antalya’nın belediye tiyatrolarını yazmaya devam…

AŞT (Antalya Şehir Tiyatroları) hakkındaki yazımın devamı niteliğinde Abdullah Sürekli’yle yaptığım sohbeti sizlerle paylaşmak istiyorum.

A. KADİR BOZKURT- Antalya Belediyesi’nin çatısı altındaki tiyatro yolculuğumuz aynı yıllarda başlamıştı. Ben Ocak 2020 sayısında kendimle ilgili kısmını yazdım. Bu yazımız da Abdullah Sürekli’nin belediye tiyatrolarındaki yolculuğuyla ilgili olsun.

ABDULLAH SÜREKLİ- Ben tiyatroya 1981 yılında başladığımda, Antalya Belediyesi henüz büyükşehir olmamıştı. Tiyatroyu yaşam biçimi olarak algılayan arkadaşlarımızın gönüllülük esasıyla Müfit Kayacan’ın etrafında toplanışı başlangıç aşamasında önemli bir adımdır. Öncelikle Müfit Kayacan’ın belediye personeli oluşu ve Hasan Subaşı’nın belediye başkanlığı döneminde kültür müdürü olarak da tiyatrodaki varlığını sürdürüşü, ‘AŞT’ Antalya Şehir Tiyatroları’nın kurumsal kimliğe uzanan yolculuğunu başlattı. O yıllarda dekorlarımız belediyenin atölyelerinde kendi ellerimizle yapıyorduk. Kostümlerimiz evlerimizden getirdiğimiz özel eşyalarımızla tamamlanıyordu. Kutsal emanetler gibi kostüm deposuna teslim ediyor, sonrasında da farklı oyunlarımızda kullanıyorduk. Rahmetli babamın fötr şapkası ve polis kıyafetini götürdüğüm günleri çok iyi hatırlıyorum mesela…

Bizim için çok önemli olan, bugün ise kurumsal çatı altında olup olmadığı tartışılan, gerçek gönüllülük ve samimiyet, usta çırak ilişkisi tiyatromuzun olmazsa olmazıydı. Çok keyifli çalışmalar yaptık. Çünkü dostluk, kardeşlik, ön plandaydı. Kendimizi geliştirerek ve pekiştirerek doğrularımızı buluyorduk. Birbirini tanıyan, benimseyen ve sahnede yapacaklarına güvenen bir ekip olmuştuk. En ücra mahallelere kadar tiyatro oyunları sahnelemeye gidiyor, olmayacak mekanları tiyatro sahnesine dönüştürüyorduk. Antalya’nın bütün ilçelerine defalarca turne yaptık. En önemlisi de bütün bunları maddi bir beklenti içine girmeden, tiyatroya gönül vermenin onuruyla yaptık. Hep birlikte dekorları kamyonlara yükleyip, kendimizin kurup, kendimizin söktüğü bir tiyatrodan söz ediyorum. Bu ruh hali oyunlarımıza da yansıyordu elbette.

Hem deneyimli tiyatro insanlarından eğitimler alıp hem de sonradan aramıza katılan arkadaşlarımıza verdiğimiz eğitimlerle geleceğin kadrosunun da önünü açıyorduk. Bir kısmı tiyatro okullarında okudu, mezun olup aramıza katılanlar oldu. Üreten, kaynağı yerel olan ve kendi kimliğini oluşturan bir tiyatro için çok emek verdik. 2010 yılına kadar Antalya’daki belediye tiyatrosunu sürecini 27 yıl boyunca dolu dolu yaşadık.

2004 yılında Menderes Türel’in belediye başkanı seçildiği dönemde, Antalya Belediyesi Şehir Tiyatrosu olarak kimlik kazanmıştı. Onun döneminde Antalya Büyükşehir Belediyesi’ndeki tiyatromuza genel sanat yönetmeni olarak hizmet verdim. Benim dışımda genel sanat yönetmenliği yapan Müfit Kayacan’ın özverili çalışmalarından az önce söz etmiştim.  Benden sonra göreve gelen Mehmet Özgür’ün AŞT için yaptıklarını da kimseler yadsıyamaz. O tiyatronun temel taşlarından birisi olarak Mehmet Özgür’ün tiyatro adına yaptıklarını yakından takip ettim. Onun sayesinde Antalya Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları kabuk değiştirdi. Çocuk tiyatrosu, kukla tiyatrosu, gençlik tiyatrosu derken birbirinden güzel işlere imza attı. Bir Antalyalı olarak hepsiyle de onur duydum. Bu yüzden de AŞT’den koparılış sürecini üzüntü içinde izlemekteyim.

A. KADİR BOZKURT- Senin genel sanat yönetmeni olduğun yıllara gelecek olursak?

ABDULLAH SÜREKLİ- Hep birlikte mücadele ettiğimiz arkadaşlarımızın yaptıklarının yanı sıra, benim genel sanat yönetmenliğim döneminde yirmiye yakın arkadaşımızın norm kadroya geçmiş olması, bugünkü AŞT’nin en büyük varlık sebebidir. Ben göreve gelmeden önce tiyatromuzda görev alan sanatçılarımız, özlük hakları olmadan, 80 saat üstünden ücretle çalıştırılıyordu. Bu tiyatromuzun sanatçılarına karşı haksızlıktı ama çok uğraşıldığı halde çözüm üretilememiştir. Kangren halini alan sürecin gidişatını değiştirmek bana nasip oldu. Çok sayıda sanatçımızın norm kadro olarak belediyeye alınmasına vesile oldum. Bir önceki dönemin genel sanat yönetmeni Mehmet Özgür ile şimdiki genel sanat yönetmeni Gökhan Avkıran da Menderes Türel’in belediye başkanı döneminde kadroya aldığımız iki arkadaşımızdır.

Son günlerde AŞT’de işten çıkarılan 50 civarındaki arkadaşımızın yaşadığı talihsiz süreci biliyorsunuz. Tüm tarafların kendine göre haklı nedenleri vardır ama benim kişisel beklentim uzlaşmacı bir çözümün ortaya konulmasıydı. Ne yazık ki süreç böyle tamamlanmadı. Bu kişiler benden sonraki dönemlerde tiyatronun kadrosuna sözleşmeli olarak dahil edilmişlerdi. Norm kadroda olmadıkları için kolayca belediyenin dışına ittiriverdiler. Benim genel sanat yönetmenliğim döneminde norm kadroya alınanlar ise hala çalışmaya devam ediyor. Bu duruma vesile olduğum için de büyük bir iç huzur yaşamaktayım.

O dönemde kısıtlı oyuncu kadromuzla birbirinden keyifli oyunlar sahneledik tabi ki! Geriye dönüp baktığımda Buzlar Çözülmeden’ oyunumuzun 15 yıl boyunca kapalı gişe oynadığını anımsıyorum. Okullara çok keyifli projeler yaptık. Örneğin sigaranın zararlarını anlatan ‘Duman Avcıları’ adındaki çocuk oyunumuzu Antalya’daki 150 okula turne düzenleyerek sahnelemiştik. Tiyatro şenliğimizi ulusal boyuta taşımak da yaptığımız önemli işlerin arasındadır.

A. KADİR BOZKURT- Kısa sohbetimizi noktalamadan Kepez Belediye Tiyatrosu’ndaki genel sanat yönetmenliği sürecini de konuşmak istiyorum.

ABDULLAH SÜREKLİ- Antalya Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları benim doğduğum yerdir. Benim için ana rahmi gibidir, orada doğdum, orada büyüdüm ve daha sonra yetişkin tiyatroculardan birisi olarak başka kurumda tiyatro yolculuğumu sürdürdüm. 2009 yılında Antalya’nın merkez ilçelerinden Kepez Belediyesi’ne tiyatro yapmak üzere geçici görevle gittim. Orada belediye başkanının güçlü desteğiyle tiyatronun kuruluşunu gerçekleştirdik. Bu sürecin devamında ise geriye AŞT’ye dönmeyi hiç düşünmedim. Çünkü Antalya’mızda bir yerine iki belediye tiyatrosu olmuştuk. Belediye başkanı söz verdiği 500 kişilik Erdem Beyazıt Kültür Merkezi’ni inşa etti. Oradaki tiyatro salonunda düzenli olarak perdelerimizi açtık. Allah rahmet eylesin, değerli hocamız Prof. Dr. Nuhan Karadağ ve birbirinden değerli tiyatro insanlarının yönettiği oyunları seyircilerimize izlettik. Hem oynadık hem yönettik hem tiyatro eğitimleri verdik hem de yetenekli gençleri kadromuza dahil ettik. Sözün özü doğru bildiklerimizi doğru biçimde aktarabilmek için elimizden geleni yaptık. Kepez Belediyesi’nin gözünde sürecimiz tamamlamış olmalı ki her güzel şey gibi sonu geldi. On yıl içinde kimseye hata yapmamaya çalıştım. Bütün hatalar kendime oldu. Son yaşadığım olayda da yaptığım hata mesleki değil, kişisel, ailemizden birisi olarak güvendiğimiz kişinin siyasetçi olduğunu unutmak oldu…

A. KADİR BOZKURT- Tüm sanat yaşamını Antalya’nın belediye tiyatrolarına adayan ve dört ödülle taçlandırılan Abdullah Sürekli, 2020 yılında düzenlenen 6. Anadolu Tiyatro Ödülleri kapsamında ‘Başarı Emek Ödülü’ne layık görüldü. Bu ödül de sanatı diline pelesenk eden siyasetçi kimliklere naif bir mesaj, anlamasını bilenlere tabi ki…