Bahar çiçekleri

Hoş kahve kokusu…
Bir garsonun, Falezlerin üstündeki denize sıfır mekanların birinde, servis tepsisindeki kahveyle yanımızdan geçtiğini düşünelim. Ben Atatürk Parkı’nı tercih ederim ama sizin seçiminiz Lara taraflarında mekanlar olabilir. Şeker oranını önceden belirttiğiniz Türk kahvesi siparişinize itirazım olmaz ama benim tercihim süt ve şeker ilavesi olmayan filtre kahve…
Az önce siparişini verdiğimiz kahvemiz, güneş tepemize dikilmeden birkaç saat önce, dalgalarla cilveleşen ışıltıların oyuna dönüştüğü, kelebeklerin sonsuza kadar yaşayacakmış endamıyla kanatlarını açıp kapattığı ve pürtelaş martıların çığlıkları arasında masamıza servis edilsin.
Bu güzel şehrin hangi tarafında olursak olalım ya da hangi kahve çeşidini tercih edersek edelim, baharın aromasına karışmış kahvenin kokusunu, ciğerlerimize taşıyarak, satırlarımıza akıtmaya başlayalım.
İlk yudumun hazzını dudaklarımızda duyumsayarak kendimizden geçtiğimiz sırada, birden yediye doğru, okul öncesine kadar saymaya başlayalım; kelebeklerin kanatlarını açıp kapayışının rahatlığıyla…
Okul muhabbetleri yirmili yaşların ortasına kadar neredeyse biter; yurtdışı maceralarını da içine sığdırabildiysek ne ala…
İlk aşkının yerini ‘Bu gerçek aşk!’ diye alan ilişkiler, otuzlu yaşların civarında, martıların çığlıkları gibi yaşamın gerçeklerine dönüşür; iş alanında kariyer yapabilmek için verilen mücadeleler, hayalindeki aşkla yolunun kesiştiği düşüncesiyle yapılan evlilik ve ardından da torununun doğacağı günleri görmek hesabıyla çocuk sahibi olmak…
İlk gülücük, ilk ‘anne’ deyişi, ilk yediği meyve, ilk et, ilk tavuk, ilk balık…
İlköğrenim, ortaöğrenim, yükseköğrenim telaşı…
İlk aşk, ilk temas…
Sen yarım yüzyılı çoktan geride bırakırken, senden sonraki geleceğin, Nisan ayının ilk haftasında, yirmili yaşlarındaki doğum günlerinden birini daha kutlayacak; pasta kesmek yerine içki kadehini tokuşturarak…
O genç insan, başrolü oynayan kelebeğin umarsızlığında kanatlarını açıp kapatacak; sen ise kelebeğin rolünü oynamayı hayal eden figüran martılar gibi kahvenin yudumlayacaksın…
Ve Falezlerdeki ağaçların arasından, ‘Kış ortasında ışıldayan güneşe kandığımızı sonradan anladık,’ diyecek zamansız açan bahar çiçekleri…