mutluluğun sırrı

Diz boyu mutsuzluk…
Psikolojik destekler, antidepresanlar, kocakarı ilaçları, alternatif tedavi yöntemleri, grup terapileri, Uzakdoğu felsefeleri, yaşam koçları, diyet uzmanları, fitness programları, astroloji, metafizik arayışlar, vs…
Bir türlü ulaşılamayan mutluluğun anahtarı Alice Herz Sommer’ın yaşamında olabilir mi?
Bir piyanist olarak yetiştirilen Alice Herz Sommer, 1903 yılında Prag’da doğar. Franz Kafka, Freud, Rilke’nin konuk olduğu varlıklı ve entelektüel ailesinin evinde büyür. İkinci Dünya Savaşı sırasında müzisyen eşi ve altı yaşındaki oğluyla Nazi toplama kampına gönderilir. Orada bulunan 140 bin Yahudi’den yalnızca 20 bini hayatta kalacaktır. İki yıl boyunca soğuk taşların üstünde yatar, açlıkla boğuşur ama ölümün kollarından oğluyla birlikte kurtulmayı başarır. Toplama kampındaki günlerini minik oğlu için oyuna dönüştürmüştür. Ona kocaman bir tiyatroda olduklarını ve uslu durursa bazı rolleri oynayabileceğini söyleyerek güç verir.
Hiçbir zaman gülücükleri yüzünden eksilmeyen Alice Herz Sommer, toplama kampındaki günlerini anlatırken “Ben daima gülüyordum. İki yıl boyunca oğlumla yerde yattık. Oğlum da daima gülerdi. Bir çocuk nasıl gülmez ki? O da gülüyordu. Bir çocuk annesinin yanında olduğunda, her şey mümkün. Korkmaz! Ona güvende olduğunu hissettirir. Ben daima gülerdim, etrafımdakiler öyle olmasa bile…” diyor.
O zor günleri “Gardiyanlar kimi zaman konsere izin verirdi. Piyano çaldığım günlerde nerede olduğumu unuturdum. Müzik gıdamızdı. Hayatta kalmamıza müzik yardım etti,” diye anlatıyor.
Hiç acı çekmediğini, insanların sürekli sızlandığını ve bunun hiçbir şeyi değiştirmediğini söyleyen Alice Herz Sommer “Nefret ve kin; besleyenin bilincini yer bitirir. Nefret edilen kişinin değil. Hepimiz bazen iyi oluruz, bazen kötü…” yorumuyla insanlardan nefret etmediğinin de altını çiziyor.
Kendinin ve oğlunun yaşama tutunuşunu “Her gün yeni bir mucizedir… Kötü olanı zaten biliyoruz, ben daima iyiye doğru baktım,” diyerek açıklıyor.
Düşünce biçiminin yaşamın akışını değiştirdiğini kanıtlayan Alice Herz Sommer, kansere yakalandığı zaman bile “Bu harika, ben kanserim,” diyerek gülüp geçmiş.
108 yaşında yazdığı ‘Alice’in Dünyası’ kitabıyla da pozitif yaşam uzmanlarının dikkatini çekmiş.
2014 yılındaki ölümüne kadar düzenli olarak yürüyor, konferanslar veriyor, workshoplar düzenliyor ve her gün piyano çalıyormuş. Ona hayranlık duyan insanlar da evinin dışında toplanarak yaptığı müziği dinliyormuş…
Alice Herz Sommer gibi mutlu olmayı öğrenmenin yolu nedir acaba?
İlk adım farkındalıkla başlıyor; neyi neden yaptığının farkına varanlar, davranışını değiştirme fırsatını yakalıyor.
Ya şikayet ettiğini değiştir ya da şikayet etmekten vazgeç adımı sonrasında geliyor; özgür iradesiyle seçim yapmasını bilenler, mutluluğa açılan kapıyı aralayıveriyor.
O kapıdan geçebilmenin sırrı, seçimi bilinçli yapabilecek olgunluğa erişmek ve yapılan seçimin sorumluluğunu sonuna kadar taşıyabilmektedir. Bu adımı atmaya cesareti olmayanlar ise mutluluğa açılan kapının öteki tarafında şikâyet etmeyi sürdürür ya da mazeret üretmeyi tercih eder.
Bir Atinalı general ve aynı zamanda Antik Yunan tarihçisi olan Tukidides ‘Mutluluğun sırrı özgürlük ve özgürlüğün sırrı cesarettir,’ demiş zamanında…
İlk adımı atmak için hiçbir zaman geç değil…