Prof. Dr. Nurhan Karadağ’a öğrenci olmak

Ne de zormuş aramızdan ayrıldığına inanamadığım hocalarımla satırların arasında vedalaşmak…
Türk tiyatrosunda kalıcı izler bırakarak bizleri terk eden önemli sanat insanlarına, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü’nde öğrenci olmuştuk; Metin And, Ergin Orbey, Turgut Özakman, Sevda Şener…
Biz gidenlerin yokluğuna alışamadan, bir çınar yaprağı daha köklerini geride bırakarak dalından koptu, savruldu sonsuzluğun boşluğuna…
İlk mezunlarından birisi olarak, AÜ DTCF Tiyatro Bölümü’nde akademik yaşamının kırk yılını, öğrencilerine reji dersleri vererek ve sahne üstü uygulamalar yaparak sürdüren; gözbebeği Ankara Deneme Sahnesi’nden başlamak üzere, özel ve ödenekli tiyatrolarda 100 civarında tiyatro oyununun rejisine imzasını atan, yirmi civarında ödülle başarıları onurlandırılan; 1992 yılından emekli olduğu 2010 yılına kadar AÜ DTCF Tiyatro Bölümü’nün başkanlığını yürüten Prof. Dr. Nurhan Karadağ, 22.10.2015 tarihinde aramızdan ayrıldı.
Onun tiyatro mücadelesinin ardında, batının yetersiz taklitleri peşinde sürüklenmek yerine, Anadolu’nun bereketli topraklarında, tiyatro sanatının köklerine uzanma çabası vardı. Bu arayış kaybolmanın eşiğindeki köy seyirlik oyunlarının akademisyen gözüyle araştırılmasıyla başlar. Kışın soğuğu, yağmurun çamuru demeden 70’li yılların çetrefilli dönemlerinde yollara koyulur. Televizyonun kültürel erozyonuna fırsat vermeden Anadolu’nun farklı yörelerindeki seyirlik oyunları derleyecektir. Yaptığı çalışmalar ‘Köy Seyirlik Oyunlarının Özü ve Biçim’ adlı doktora tezi olur. Tek başına çıktığı yolculuk öğrencilerinin katkılarıyla ekip çalışmasına dönüşmektedir.
Köy seyirlik araştırmalarının içindeki dramatik yapılı oyunların ‘oyun çıkarma’ ya da ‘yansılama’ anlayışıyla sahneye taşımanın zamanı gelmiştir. 80’li yılların baskıcı dönemlerinde ‘Ölüm Doğum Evlenme’ başlangıç projesi olarak değerlendirilebilir. ‘Yaren ve Semah’ gösterisi somut olmayan kültürel mirasımızı sahiplenme adına atılmış cesaretli bir adımdır. ‘Yazıbağı’nda Şenlik Var’ dramatik yapılı köy seyirliklerin otantik lezzetiyle sahneye taşınmasıdır. Köy seyirlik kökünün, tiyatro toprağını sıkıca kavradığı ‘Yunus Diye Göründüm’ oyunu, emeğin sanatsal şölene dönüştüğü sentezdir. Kök tutmuştur. Özel ve ödenekli tiyatrolarda Prof. Dr. Nurhan Karadağ’ın çabaları filizlenmeye başlamıştır.
Bu oyunların sahneleme aşamasında, hocamızla çalışmanın tadını çıkaran kalabalık ekibin içindeydim. Onun dilinde kızlar Zeynep’ti, erkekler Abidin! Bir köşede tembellik yapanın adı ise Demlik! Onun kadar ‘kadın’ kelimesinin hakkını verebilen kimseyle karşılaşmadık. Birçoğumuz akademik unvanlarını ve dillere destan pardösüsünü seyir yerindeki koltuklara bırakarak, sahneyi süpürdüğüne tanıktır. Çayımızı demlemiştir. Rakımızı doldurmuştur. Evinde ağırlamıştır. Borç vermiştir. Aşk acılarımızı sabırla dinlemekten yorulmamıştır Prof. Dr. Nurhan Karadağ…
Batı tiyatrosunun dillere pelesenk ezber cümlelerini, şatafatlı sözlerle süsleyerek tiyatroyu anlatmaktan kaçındı; kendisi gibi yalın ve anlaşılır olmayı tercih etti.
Oyuncuların egolarını besleyerek sanat yapmayı ve öğrenci yetiştirmeyi reddetti; toplu oyunculuğu ve birlikte emek vererek üretmeyi öğrencilerine aşılamanın peşinde oldu.
Öğrencilerini okula geldiği günden başlayarak meslektaşı olarak gördü; kimi ‘Nurhan Abi,’ demeyi tercih etti, kimi ‘Nurhan Hoca,’…
Her zaman söz söyleme hakkımız oldu. Sözün amacını aştığı zamanlarda bile hocalığının sevgisinden taviz vermedi. Bir özeleştiri olup olmadığını bilemem ama öğrenciliğin doyumsuzluğuyla daha da fazlasını bekledik. O ise sabrını sınayan gülümsemesiyle, yaptıklarının çokluğunu dile getirmek yerine, bundan sonrasında yapılması gerekenleri anlatmaya devam etti. İyi bir seyirci olmanın dışında tiyatro yapamayanların yüreklerini ‘Ne iş yapıyorsanız başkalarından iyi yapıyorsunuz,’ diyerek rahatlattı, doğruyu söylüyormuş, haklıymış Prof. Dr. Nurhan Karadağ…
Ondan aldıklarımızı öğrencilerimize taşıdık. Onun kelimelerinden karakterler yarattık. Onunla oyunların dekoruna çivi olduk. Spot olup sahneleri aydınlattık. Ter olup sahnelere damladık. Bir parça kendimizi beğenmişliğimizi bağışlayın ama tiyatroyu doğru hocalardan öğrenen şanslı bir kuşak olarak yetiştik. Türk tiyatrosunun bütün alanlarına yayılabilmemize vesileydi Prof. Dr. Nurhan Karadağ…
Biz tiyatronun her şey olduğu düşüncesiyle üniversiteye gelmiştik ama yaşamın içinde ‘insan’ olabilmenin ve öyle kalabilmenin her şeyden önemli olduğunu hocalarımızdan öğrendik. Sonu insan olmaya uzanan tiyatro yolculuğunun ışığı oldu Prof. Dr. Nurhan Karadağ…
Son yolculuğuna hocamızı uğurlamak için toplandığımızda, öğrencilerinde bıraktığı izlere yeniden tanıklık yaptık. Bu nedenle AÜ DTCF Tiyatro Bölümü’nden yolu geçenlere Prof. Dr. Nurhan Karadağ’ın dilinden birkaç sözüm olacak.
‘Demlik gibi oturmayın Zeynepler! Abidinler! Çok fazla yapacak işimiz var…’