“Ham Taş”

Bir doğal anıt niteliğindeki Antalya’nın Falezleri…
Çok nadir olarak doğada bulunan falezlerin oluşumu milyonlarca yıla yayılıyor. Ben de yüzbinlerce yıllık geçmişe uzanan insan soyundan birisi olarak, deniz seviyesinden 35 metre yukarıya uzanan falezlerden, Akdeniz’in köpürttüğü dalgalara bakmaktayım. Kışa hazırlanan sonbaharın tadını çıkarıyorum. Yaz aylarının coşkusu ile sonbaharın hüzünlü duygusallığı arasında dolanırken, çağrışımların dünyasında kopup gitmişim bambaşka konulara…
Siz de benim peşime takılarak falez kayasına dönüştüğünüzü hayal edin. Bir aynayı kendinize doğru tutun ve başkalarının söylediklerine kulaklarınızı tıkayarak nasıl göründüğünüze bakın. Bu aynaya yansıyanları başkalarına anlatmak için değil, kendinizde saklı kalmak kaydıyla görmeye çalışın. Dürüst davranmaya da özen gösterin lütfen; kendinizle ilgili önyargılarınızdan sıyrılarak ve de öngörülerinizi bir köşeye bırakarak…
Bir kenarınız jilet gibi keskin, diğer tarafınız zımpara kadar pürüzlü, başka tarafınızın yumuşak dokulu ya da kireç oluşumlarınızın ortaya çıkardığı girintiler, çıkıntılar, vs…
Ham falez kayasının işlenmemiş görüntüsü; ya da Yunus Emre’nin ‘çiğ idik, piştik elhamdülillah,’ demeden önceki durumu gibi…
Ham taşınızı yontmaya hazır mısınız?
Hiç de kolay olmayan yolculuğun farkında mısınız?
İlk yapacağınız vicdanınızın sesini dinleyerek kendinizdeki pürüzleri ortaya çıkarmak; sivri çıkıntılarınızı, keskin taraflarınızı, yontulması gereken yerlerin tamamını…
Bir sonraki adıma hazırlık yapanların elinde ‘keski’ dediğimiz kesici ve de çekiç olması gerekiyor. Kolay bir hamle değil! Kendinizi yontmanın görüntüsü ürkütücü geldiyse, olduğunuz yerde birkaç nefes alarak, bundan sonrasına nefesinizin yetip yetmeyeceğini sorgulayın. Zorlu yolculuğa yeterince hazır değilseniz, nafile uğraş…
Ham taşınızı yontmaya, çıkıntılı tarafınıza indireceğiniz darbelerle başlamalısınız; yontacağınız yerlere bilinçle çekicinizi savurmalı ve her darbede biraz daha yontulacağınıza gönülden inanmalısınız…
Her darbe bir can acısı, bir yürek sızısı; ne zaman tamamlanacağı bilinmeyen uzun bir yolculuk…
Her darbede yeniden şekillenecek, eni, boyu yüksekliği birbirinin aynısı olan küp taşa dönüşmeye başlayacaksınız…
Bu yola çıkmaya hazır olanlar, başlasın kendi falez taşını, kendi başına yontmaya…