Akdeniz’deki komşu; Yunanistan…

Üç bin deniz miline uzanan katamaran yolculuğumuzun son durağı Yunan adaları…
İyonya denizindeki karşılama töreni ‘Albakor’ cinsi orkinosun oltamıza takılmasıyla başladı. Daha önce yakaladığımız lambukalar ve ara sıra oltamıza takılan poşetlerden edindiğimiz deneyimle hayalini kurduğumuz balığı yakalamaya hazırdık: Kimi zaman misinayı gevşeten, kimi zaman boşluğunu alan Mehmet Hamamcıoğlu balığı yormaya çalışıyor. Kaptan Ömer Arıcan katamaranın hızının keserek ya da hız vererek orkinosun beklenmedik hamlelerine karşı önlem alıyor. Tek hamlede balığı güverteye çekmeyi planlayan Can Hakan Karaca kanca biçimindeki kakışı çoktan eline almış. Güvertenin kana bulanmaması istemeyen Nasuh Mahruki’nin elinde ise büyük bir poşet var. Ben de bunları görüntülemek üzere katamaranın çatısındayım.
Adrenalin dolu dakikalar 15 Kg civarındaki orkinosun güverteye alınışıyla noktalanıyor. Bu başarı proseccoları patlatmadan kutlanamaz! Birkaç kadehte bırakmakta fayda vardı ama devamında içilen şaraplar biraz fazla kaçtı galiba…
İki günlük kesintisiz İyonya denizindeki yolculuğumuz bölgedeki takımadaların en büyüğü olan Kefalonya’da son buldu. Yakın zamanlara kadar doğal güzelliklerini korumayı başaran adaların birine gelmişiz. Bu adanın kaderi Hollywood yıldızlarından Nicolas Cage ve Penelope Cruz’un oynadığı Captain Corelli’nin Mandolini filminin çekim mekanı olunca değişmiş. Çok fazla turistlik olmuş. Yine de görmeye değecek Yunan adalarının başında geliyor. Popüler Yunan adasında Türkiye’ye yakınlarında olduğumuzu anımsatan ‘memleketimden insan manzaraları’ öylesine fazla ki! Mehmet’in oğlu Atakan’ın aramıza katılışıyla Nerissa ekibi biraz daha çoğalıyor.
Bir sonraki hedefimiz Mora yarımadasını Yunanistan anakarasından ayıran İyonya denizinin en ucundaki Korint Körfezine ulaşmak. Rion ve Antirion kasabalarını birbirine bağlayan kablo gergili köprünün altından yağmurlu bir akşam vakti geçiyoruz. Bu gergin zaman dilimini fırtınada İstanbul boğazını geçmeye benzetebilirsiniz. İki yakanın yoğun deniz trafiği aşırı dikkat gerektiriyor. En heyecanlı gece nöbetini Korint Körfezinde tuttuğumu söyleyebilirim. Bir sonraki nöbeti tutacak arkadaşımı uyandırmayınca Korint Kanalı öncesindeki güneşin doğuşunu izlemek de bana nasip oldu.
Mora yarımadasını adaya dönüştüren Korint Kanalı 700 kilometre civarında denizcilerin yolunu kısaltıyor. Roma imparatoru Neron tarafından yapımına başlanan ama ölümüyle yarım kalan kanalın yapımı 1893 yılında tamamlanabilmiş. Toplam uzunluğu 6,4 kilometre. 21,4 metre genişliğindeki kanaldan 17 metreden geniş gemilerin geçişine izin verilmiyor.
Ve ilginç kanalın öteki ucunda Ege denizi bizleri bekliyor!
İlk Ege denizindeki gecemizi fıstık cenneti Aegina’nın büyük marinasında geçirmeye niyetlenmiştik. Yaşlı Fransız komşularımızın denizcilikten uzak tavırları yüzünden küçük bir marinaya yönelmek zorunda kaldık. Burası Aegina’nın 1o kilometre güneyindeki balıkçı köyü Perdika! Deniz mahsulleri ziyafeti için harika bir yer!
Bundan sonrasındaki Ege günleri Yunan adaları arasında slalom yapmak gibi…
En son durağımız ise Oniki adaların dördüncü büyük adası Kalimnos oluyor. Yüzlerce martı gelişimizi kutlarcasına havalanıyor. Bir zamanlar karşı kıyılarındaki Bodrum gibi tek geçim kaynakları süngercilikmiş. 80’li yıllarda bir virüs süngerciliğin sonunu getirmiş. Yunan bayraklarını ortalıktan kaldırdığınızı varsaysanız, Ege’deki kasabalarımızdan birinde olduğunuzu düşünürsünüz. Yakıt ve pasaport işlemlerini tamamladıktan sonra gözümüzde tütmeye başlayan Anadolu topraklarına doğru son kez palamarları çözüyoruz.
Türk bayrağını törensel tavırlarla Nerissa’nın direğe takarken duygulanıyoruz; özlemişiz gerçekten de…