Batı Tiyatrosu Oyun Yazarlığı/Oyun Okuma Önerisi

Oyun yazarlığıyla ilgili olarak geçtiğimiz aylarda yayınlanan ‘Batı Tiyatrosu Oyun Yazarlığı/Oyun Okuma Önerisi’ kitabının yazarı Murat Karahüseyinoğlu’yla dostça bir sohbet yapacağız. A.Ü. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü’nde birbirine yakın dönemlerde okuduğumuz, birkaç tiyatro oyununda birlikte oynadığımız Murat Karahüseyinoğlu’nun sanatçı kişiliğini yakından tanıyan şanslı insanlardan biriyim. Uzun sanat yolculuğunu buraya sığdıramayacağımız için tiyatroda ‘oyun yazarı-yapımcı-oyuncu-yönetmen’, sinema ve televizyonda ‘senaryo yazarı-danışman-yönetmen’ diyerek geçmişi özetleyelim. Onu keşfetmek için yeni çıkan kitabı iyi bir fırsat, aklınızda olsun…

Ülkemizde, oyun yazarlığı eğitiminde olduğu gibi, oyunculuk eğitiminde, kuramda, rejide ve de işin bina olarak alt yapısında bile, Batı Tiyatrosunun 2000 yıllık kayıtlı geçmişine dayanan geleneği temel alınmış, tüm uygulamalar bu doğrultuda yapıla gelmiştir. Çünkü… dersem ne dersin?

Murat K.- Çünkü ‘tiyatro’ ‘Batı’nın bir yaratısıdır/icadıdır/buluşudur.

İlginç bir kelime kullandın; ‘buluş’?

Murat K.- Benden önce J. P. Vernant ve Vidal-Naquet’ demiş ve aynen katılıyorum. Bu dönem aynı zamanda Batı Uygarlığı’nın da kendisini temellendirdiği bir tarih dilimi. Tiyatro’nun bir ‘buluş’ olarak ortaya çıkışının şahidi olan bu topraklar aynı zamanda insanımızın ‘toplum’ olarak yapılanma sürecinin/ sancılarının da en önemli şahidi. Neredeyse hemen her şey M.Ö. 5. yüzyıl civarında yaşanıp bitmiş dersek yeridir.

Ne demek istediğini biraz daha açar mısın?

Murat K.- Yüzyıllardır küçük aileler/kabileler halinde yaşamış insanların, zorunlu olarak, birlikte yaşama ve bu birlikte sürdürülecek yaşamı kurallara bağlama, sınırlama ihtiyacı içine girdikleri bir dönem bu dönem. Daha önce başka topluluklarda da yaşanmış olan bu sorunlar ilk defa bu zaman diliminde ve bu topraklarda bu kadar yoğun ‘sorun’ olarak algılanmış ve çözüm arayışlarına girişilmiş. Bu devirde insanımız öncesinde bilmediği yasa ve yasaklamalarla karşı karşıya kalmış. ‘Mahkeme’, ‘yargıç’, ‘suç’, ‘ceza’, ‘sürgün’ gibi kelimeler yaşama girmiş ve insanımız, var olma savaşının zorunlu sonucu olarak yarattığı ‘toplumsal düzenin’ mağduru olmuştur. Bu, olmadan olmaz, kural ve yasaklarla uyum sağlamanın güçlüğü, çoğu zaman imkânsızlığı ile de savaşmış ve hemen hepsinden de ‘toplum yararı’ başlığı altında, yok sayılarak; hatta dirlik- düzen düşmanı olarak, dışlanmıştır. İşte tiyatroyu tiyatro yapan, ilk oyuncunun korodan ayrılması ile sembolize edebileceğimiz bu kopuş, tiyatronun ‘tiyatro’ olmasını getirmiş, günümüz tiyatrosu dahil tiyatroyu ‘tiyatro’ yapan şey olarak da varlığını günümüze kadar sürdürmüştür.

Bu sebeple mi tiyatro ortaya çıkmış, yaratılmış, bulunmuş diyorsun?

Murat K.- Aynen. O, korodan kopan, koroyu karşısına alan, derdini anlatamayan, hak arayan, itiraz eden oyuncu/birey tiyatronun yaradılış sebebi olduğu gibi belli ki varlık sebebidir de. Batı Tiyatrosu, toplumsal düzeni/düzenin kurallarını ‘tartışmaya açan’ ‘birey’in hikâyesidir ve tragedyadan başlayarak Beckett’e kadar yazılmış bütün oyunların malzemesi ‘birey’in düzen ile çatışması’ üzerine kuruludur. Ve bu tezle benim iddiam, zamanı aşan eserlerin hâlâ temelde: ‘Toplum olma yolunda ‘düzeni sağlama’ adına çıkarılan tüm yasa ve yasaklamaların dayattıkları ile uyum göstermeye çalışan, gösteremeyen ve de onunla çatışan bireylerin hikâyesi’ni anlattığıdır.

Bu kitapta 10 oyunun ismi geçiyor. Prometheus, Antigone, Medea, Venedik Taciri, Nora, Martı, Cesaret Ana ve Çocukları, Gergedanlar, Bernarda Alba’nın Evi ve son olarak Godot’yu Beklerken.

Murat K.- Günümüze kalan, hemen herkesin iyi kötü bildiği, seyrettiği, sıkça da sahnelen oyunlar bunlar. ‘Birey’in Düzen ile Çatışması’ ekseninde; ‘Yola Çıkarıcı Fikir’, ‘Çıkmaz’, ‘Biri Gelir’, ‘Karakter’, ‘Tespit Edilen’, ‘Söyleyecek Sözü Olmak’ başlıkları altında incelediğim bu Batı Tiyatrosu oyunlarını en iyi şekilde anlamak ve de yorumlamak için bir OYUN OKUMA önerisi sunuyorum anlayacağın.

‘Anlamak’ dedin. Bunu sen çok sık kullanıyorsun! Bir de unutmadan ‘Beckett’e kadar dedin. Neden Beckett’e kadar?

Murat K.- Bir oyunu anlamanın aslında ‘yazarın yazdığını anlamak’ olduğunun altını her fırsatta çiziyorum. En temel sorunun da bu olduğunu söylüyorum. Herkesin kendince anladığı bir şey değil de yazarın ne söylediğinin önemi bu okuma önerimin can alıcı noktası. Bu OYUN OKUMA ÖNERİSİ’nin son oyunu olan Beckett’e ve de Godot’yu Beklerken oyununa gelince… O Batı Tiyatrosu oyun yazımında, yani klasik gelenekte yazılan ‘temsili’ son oyun olması itibariyle incelemede yer aldı. Yukarıdaki başlıklar altında incelememizin bir sonuç vermeyeceği bir yazar olarak Beckett, tezimiz için bir nokta, belki de bir noktalı virgül olarak yer alsın istedim. Temsili olarak Beckett ile yeni bir yola girdiğini söyleyebileceğimiz Batı Tiyatrosu ‘oyun yazarlığı’ ve elbette ‘oyun okuması’ için başka bir araştırmanın konusudur, başka bir araştırmada incelenmelidir.

Oyun yazarlığı konuşurken yazarlık hocamızın da adını anmak gerek.

Murat K.- Oyun Yazarlığı dersimizin hocası Turgut Özakman’dı. Evet. A.Ü. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü’nde bir dönem oyun yazarlığını destekleyici ‘Film Okuma’ dersleri vermem, piyasada yönetmenlik yapmaya başladığım döneme rastlar ve gene bizzat Turgut Özakman hocamın teşvikiyle olmuştur. Elimizden tutup radyoya götürüp, bir yazar adayı olarak bizleri piyasa ile tanıştıran da odur. Sonra yazdığım ilk çocuk oyunu ile ödül alışım ve.. ve.. ve.. senaryo ve oyun yazarlığında  üretmeye devam ettim; dersler verdim ta ki 2018-2019 dönemi çıkan ‘af’ ile birlikte, yarım bıraktığım yüksek lisansa dönebilme imkânımın doğduğu güne kadar.

Bu kitap da Yüksek Lisans tezin aslında.

Murat K.- Evet. Kısa değil de uzun versiyonu. Hep şikayet ettiğim yazarlık kitaplarına bir alternatif olsun istedim. İşin yazımında, eğitiminde, sahnelenmesinde ve de yapımında bulunmuş birisi olarak ‘anlaşılmaz’, ‘tartışılır’, hatta ‘kirlenmiş’ ve ne anlama geldiği bile unutulmuş hem fikir olunamayan terimlere/kavramlara başvurmadan bu tezi tamamlamaya özen gösterdim. Bu çalışma elbette ‘OYUN YAZARLIĞI’nı düşünenler için faydalı, yol gösterici, zihin açıcı olacaktır ancak asıl amaç, oyun yazarının bilerek ya da bilmeyerek, bilinçli ya da değil her zaman ‘düzen’i tartıştığını, tartışmaya açtığını gösterecek bir ‘OYUN OKUMA’ önerisi getirmekti.

Bildiğim kadarıyla Film Okumaları da yaptığın bir YouTube kanalın var.

Murat K.- Tez süresince pek ilgilenemedim ama devam ettirmeyi çok istiyorum. ‘Oyun Okuma’ için geçerli olan ‘Film Okuma’ için de geçerli, eğer bunu sormak istiyorsan.

Yazmak isteyenler için ne diyeceksin peki?

Murat K.- ‘OYUN OKUMA’ önerimin ‘yazmak’ isteyenlere de yardımcı olacağını düşünüyorum. Hâlâ sürdürdüğüm senaryo ve oyun yazarlığı uğraşımdan geriye ‘bunun’ kalmasını ve de işe yarıyor olmasını çok isterim.