Elim Sende, Çocuk-Sanat-İmece

Bir sanat etkinliğini Türkiye’de sürekli hale getirebilmek pek kolay değil; ya elini taşın altına sokacak sponsor bulunamıyor ya da kamu kurumlarının sponsorluk anlayışına teslim olarak hayalini kurdukları etkinliklerin amacından uzaklaşılıyor. Bu kısır döngüye teslim olmayan tiyatro sanatçıları Eftal Gülbudak ve Ümran İnceoğlu, imece usulüyle düzenledikleri Taylıeli Köyü Uluslararası Kültür Sanat Şenliği “Köyümüzde Şenlik Var” projesinin altıncısını “Elim Sende, Çocuk-Sanat-İmece” diyerek geride bıraktı.

7-9 Temmuz 2017 tarihlerinde Anatole Sokak Oyuncuları ve ÇYDD Burhaniye Şubesi başkanı Uğur Baykent’in imeceye el vermesiyle düzenlenen köy şenliğinde; Sirk Kabare (D.O.K Sirk Kumpanyası – İstanbul), Egg-Yumurta (Kunos Circus Theatre – İsviçre), Son İncir (Ters Ağaç Kukla Tiyatrosu – Eskişehir), Karagöz Yazıcı, Anadoludan Dans Eden Kuklalar (Gölge Gösteri Sanatları Karagöz Kukla Evi – İzmir), Ben Sen O, Biz Siz Onlar (Curcunabazlar – İstanbul) çok sayıda seyirci tarafından izlendi. D.O.K Sirk Kumpanyası’nın “Sirk Becerileri”, Hakan Yavaş’ın “Clown”, Doç. Dr. Ali Öztürk’ün “Atık Malzemelerle Çalgı Yapımı ve Yaratıcı Müzik” Atölyeleri de çocuk ve genç katılımcılarla buluştu. Şenliğe destek verenlerin kimi tencere tencere yemek, kimi tepsi tepsi börek taşıdı. Kimi peynir, kimi zeytin, kimi meyve getirdi gelen sanatçılar yesin diye… Kimi de evini açtı konuklar kalsın diye… Biz de benzeri olmayan değerli imecenin yaratıcılarıyla “Elim Sende” diyerek keyifli bir sohbet yaptık.

İlk yıllarda Anatole Sokak Oyuncuları olarak nasıl bir heyecanla yola çıkmıştınız?
EFTAL GÜLBUDAK: Taylıeli Köyü’nde ekibimizle gerçekleştirdiğimiz iç eğitim ve oyun hazırlıklarımız sürecinde köyün çalışmalarımıza ilgi gösterdiğini fark ettik ve sokak oyunlarımızdan bazılarını köy meydanında sergiledik. Bu etkileşim sonucunda şehirlerde yoğunlaşan kültür-sanat faaliyetleriyle yeterince buluşamayan kırsal kesim insanının ihtiyacını bir nebze de olsa giderebilmek amacıyla, başlangıçta köy muhtarıyla birlikte tiyatro merkezli bir şenlik başlatma kararı aldık. O zamandan bu yana aynı düşünceyle ve aynı amaç doğrultusunda köy şenliğini sürdürmekteyiz.

Son şenliğe gelene kadar neleri gerçekleştirmeyi başardınız?
ÜMRAN İNCEOĞLU: Etkinliklerimizi düzenlediğimiz zeytin tarlasında kültür-sanat ihtiyacına cevap verebilecek alt yapı çalışmaları kapsamında, öncelikle adını Curcunabazlar Meydan Sahnesi verdiğimiz ana sahneyi oluşturduk. Ardından Haluk Şevket Ataseven’in adıyla anılan ve içinde sanat kitaplarının ağırlıkta olduğu, kendi çalışmalarımızın arşivinin de yer aldığı, aynı zamanda küçük çapta gösteri ve atölyelerin de yapıldığı kütüphaneyi oluşturduk. 3. Şenlikte faaliyete geçirdiğimiz Avni Apşin Çocuk Sahnesi ve bu yıl açılışını gerçekleştirdiğimiz Balkon Sahne ile sahnelerimizin sayısı üçe çıktı. Bir atölye, üç depo, izleyicilerin ve sanatçı konukların kullanabileceği bahçe tuvaletlerinin yanı sıra, konaklamanın da yapılabileceği çadır alanları oluşturduk. Kültür-sanat faaliyetleri sürecinde yararlandığımız bir ekmek fırını, ocak ve tavuk kümesi bu alt yapı çalışmalarının içinde yer aldı. Yeni gösteri alanımız Gepetto Kukla Sahnesini de önümüzdeki yıl faaliyete açacağız. Aradan geçen süre içinde şenlik programı kapsamında yurtiçinden ve dışından tiyatro, sirk, dans, pantomim, çocuk tiyatrosu, kukla, karagöz gruplarını ve farklı başlıklar altında atölye gerçekleştiren sanat insanlarını sözünü ettiğim mekanlarda izleyici ve katılımcılarıyla buluşturduk.

Bu yıl “Elim Sende, Çocuk-Sanat-İmece” başlığının seçilme nedeni biraz açıklar mısın?
EFTAL GÜLBUDAK: Şenliğimizi son iki yıldır çocuklara yönelik olarak programlıyoruz. Bundaki amacımız çocukları nitelikli sanat ürünleriyle buluşturmak, onların zihin ve ruh dünyalarına müspet katkıda bulunmak. Toplumsal-geleneksel doku içinde yer alan imece unsurunu şenliğimizin başlangıcından bu yana lokomotif yaparak, dayanışmayla, el birliğiyle birçok iyi, güzel, doğru şey yapılabileceğinin, günümüz sponsor anlayışının da alternatifi olabileceğinin bilinciyle daha özerk ve özgür bir kültür sanat ortamının nüvelerini oluşturmaya çalıştık. İzleyicilerin de imeceye el vermesini sağladık. Bu konuda gönül birlikteliği olan herkes, şenliğe katılan sanatçılar da dahil olmak üzere hiçbir maddi karşılık beklemeksizin emek-sanat-katkı sundu. Temel yaklaşım prensipleri gittikçe daha da belirginleşen alternatif emek dayanışmasını sürdürmenin kararlılığı ve gayreti içindeyiz.

Bir de “Tarla Sanat” kavramıyla tanıştırdınız bizleri?
EFTAL GÜLBUDAK: Bu yıl Tarla Zanat şenlik alanında yöresel ürün ve çeşitli el sanatlarının satışa sunulduğu “Şenlik Pazarı” oluşturduk. Aynı alanda Ümran İnceoğlu’nun farklı koşullarında yaşayan çocuk fotoğraflarından oluşan “Daima Çocuk” sergisi de yer aldı. Bize göre “Tarla Zanat” zanaat ile sanat arasında bir konumlanmayı ifade ediyor. Sanatı bir üst mertebe olarak kabul ettiğimizde, biz kendimizi henüz burada konumlandırmayı tercih ediyoruz. Kat edeceğimiz çok yol ve mesafe olduğunu düşündüğümüzde sanat ulaşılması gereken bir hedef olarak duruyor. Ayrıca günümüzde yapılan her şeyin “sanat”, yapıcılarının “sanatçı” olarak tanımlandığı bir ortamda, kendimizi “zanatçı”, yaptığımız işi de “zanat” olarak tanımlamayı yeğliyoruz. Buradaki harf oyunu zanatın gerçekleştiği, zeytin tarlasını da ifade etmekte. Kısaca burada tarla, zanat üretiyor.

1999 yılında başladığınız Anatole Sokak Oyuncuları’nın yolculuğunun 20. Yılında, emek verenlerin hazır bulunacağı bir buluşma ve bir kitap hazırlığınızın olduğunu biliyorum. Önümüzdeki yılın şenliği için neler yapmayı hedefliyorsunuz?
ÜMRAN İNCEOĞLU: Önümüzdeki yıl tiyatro ve diğer gösteri sanatlarının eserlerinin sergilenmesinin yanı sıra ülkemizde unutulmaya yüz tutmuş sirk sanatlarını canlandırmaya yönelik performanslar, atölyeler düşünüyoruz. Tarla Zanat alanında farklı başlıklar altında çalışma yapmak isteyen kişi ve grupları da davet ederek, yeni fikirlerin, tartışmaların oluşmasını, bilgi ve tecrübe alışverişiyle, nitelikli sanat ürünlerinin ortaya çıkmasını hedefliyoruz. Son olarak; nasıl ekersek, öyle biçeriz…