Kent Belleği; Antalya Lisesi

Kentlerin belleklerde yaşadığı unutmamalı…

İlk kez 6 Mart 1930’da Antalya’ya gelen Mustafa Kemal Atatürk, coşkulu törenlerle karşılanmış ve Antalyalıların belleğinde unutulmaz anılara vesile olmuştu.

Bu anıların biri de 10 Mart’ta ziyaret ettiği Antalya Lisesi’nde yaşanmıştı. Gazi hazretleri Türkiye Cumhuriyeti’nden çeyrek yüzyıl öncesinde kurulan ve mezunları arasında Milli Mücadele döneminin sayısız kahramanı bulunan eğitim kurumunu yakından görmek istemişti. Ulu önder Antalya Lisesi’ndeki incelemelerini sürdürürken M. Cemal Altanay’ın sınıfından içeri girdi. On bir erkek ve bir kız öğrencinin bulunduğu sınıfta Fransız Devrimi’yle ilgili konu işlenmekteydi. Dersin onuncu dakikasında sınıfa doluşan kalabalık öğrencileri şaşkınlık içinde bırakmıştı. Ellerini birbirine kilitleyen Gazi Mustafa Kemal keskin bakışlarıyla öğrencileri ve sınıfın öğretmenini süzdükten sonra konuşmaya başladı.

“Büyük Türk İnkılâbının aziz besleyicileri muallimlerdir. Siz de bu yolu tutmuşsunuz, çok sevindim, inkılâbımıza hayırlı ve uğurlu olmanızı temenni ederim,” diyerek öğretmenleri onurlandırdı. Sonra da sınıftaki kalabalığa beklenmedik bir soru sordu: “1789’daki Fransız İnkılâbı ile 1919 Türk İnkılâbı arasında, ruh ve düşünüş benzerliği nedir? Bu inkılâplar arasında ne gibi benzeyiş ve ayrılıklar vardır?”

Bu soruyu yalnızca sınıfın öğrencilerine değil, aynı zamanda kendisiyle birlikte gelen kalabalığa da yöneltmişti. İki inkılâbın arasındaki benzeyiş ve ayrılıkları sınıfta bulunan eğitimciler, dillerinin döndüğünce anlatmaya çalıştığı halde derli toplu bir açıklama yapılamamıştı.

Bu arada sınıftaki öğrencilerin biri “Paşam, 1789 İnkılâpçıları ölmüştür. 1919 İnkılâbını yaratan zat ise karşımızdadır. Bu iki inkılâptaki ruh ve düşünüş birliğini çözse çözse ancak o çözebilir. Eğer bize lütfederlerse yeni bir bilgi kazanmış olduğumuzdan dolayı minnettar kalırız,” diyerek Gazi Mustafa Kemal’den açıklama yapmasını istedi.

Bu öğrencinin medeni cesaretini saçlarını okşayarak taktir eden Gazi hazretleri de “Öyle ise not defterlerinize işaret edin. Bu iki İnkılâbın ruh ve düşünüş birliği ve benzerliği: Açlık ve sefalet içinde yaşayan, şuurlu bir milletin sefahat ve ihtişam içinde yaşayan, şaşırmış bir idareye boyun eğmemesi ve onu boğmasıdır,” diyerek sorusunun yanıtını da kendisi verdi.

O gün M. Cemal Altanay’ın sınıfında bulunan öğrenciler çoktan toprağa karıştığı halde köklü gelenekleri günümüzde de devam ediyor. Antalya Lisesi’nin mezunları geçmişlerini yaşatmakta kararlı davranarak, 2019 yılında restorasyonu tamamlanan tarihi idari binayı Antalya Lisesi Müzesi olarak kullanmaya başladı. İş, sanat ve siyaset dünyasından tanınmış birçok mezunu bulunan lisenin 124 yıllık geçmişini anlatabilmek için de müzeye dönüştürdükleri tarihi idari binada ‘Antalya’da Bir Eğitim Hikayesi’ konulu sergi açtılar. Kentin kültürel mirasına sahip çıkmayı amaçlayan sergide, Atatürk’ün ziyaretinden başlayarak, 1960’lara uzanan yılların belgeleri ve eşyaları sergileniyor.

Bu gelişmelerin devamında tarihi idari binanın Antalya Olgunlaştırma Enstitüsü’ne tahsisi gündeme geldi. Bir eğitim kurumunun amacı dışında kullanılmak istenmesine sessiz kalmayan binlerce Antalya Lisesi mezunu tepki gösterdi. Çok sayıda sivil toplum kurumu da okulun doğal yapısının korunarak yaşatılması gerektiğini söyleyerek Antalya Lisesi mezunlarına destek verdi. ‘Antalya Lisesi’ temalı I.W.A.B 7. Uluslararası Antalya Turizm Festivali’nin sanatsal ve kültürel etkinliklerinde de seslerini duyurmaya devam edecekler. 01-15 Eylül tarihleri arasında Karaali Parkı’nda Antalya Lisesi mezunu sanatçıların birbirinden renkli konseri olacak. İki haftaya yayılan festival kapsamında Antalyalı turizmcilerin hazırladığı şovlar, geleneksel Antalya yemekleri, tanınmış yazarların imza günleri, resim sergileri gibi daha birçok etkinlik var. Antalya Lisesi’nin tarihi idari binasındaki sergi eylül ayında da devam edecek.

Kent belleğine sahip çıkmaya yönelik etkinlikleri kaçırmamanızı tavsiye ederim.