Öyle Şeyler Yalnızca Filmlerde Olur

İki kadının birlikte sahneye taşıdığı Öyle Şeyler Yalnızca Filmlerde Olur isimli tek kişilik gösteri yazımızın konusu olacak. Umarım hikâye anlatımının farklı formlarını araştıran Tiyatro Yönetmeni Şule Ateş ve televizyon dizilerinden tanıdığımız Oyuncu Pınar Göktaş’la tiyatro sahnelerinde yolunuz kesişmiştir.

AÜ DTCF Tiyatro Bölümü’nde birlikte okuduğumuz Şule Ateş, uzun yıllardır geleneksel anlatı formlarını güncellemek üzerine çalışıyor. 2004’te yaptığı Kasım ile Nasır’ı, İran’ın geleneksel anlatı formu Taziye’den yola çıkarak ve güncel oyunculuk yöntemleriyle yorumlamayı denemişti. 2006’daki Uzun Yol’da, Türkiyeli Romanların uzun göç hikâyesini ve kültürünü, yine disiplinlerarası, performatif bir yaklaşımla yorumladı. Kuştepeli Roman gençlerle birlikte geliştirdiği gösteri, aynı zamanda katılımcı bir tiyatro çalışmasıydı. Vakit Tamam Beyler(2007), köy seyirlik oyunlarındaki beden kullanımı ile çağdaş oyunculuk tekniklerini birleştirdiği bir araştırma oldu. Tevhid/Oneness (2010) aynı şekilde Alevi inancı ve geleneği üzerine güncel bir gösteri tasarlamanın yöntemlerini araştırıyordu. Kahramanın El Kitabı (2016), sahnede dijital teknoloji kullanımı ile hikâye anlatıcılığı geleneğimizin güncellenme olanakları üstüneydi. Okul arkadaşım değişik teknolojilerini kullanarak hikâye anlatmanın yollarını (Karantina2020 ve Dijitallab: Performans) araştırarak pandemi dönemini geçirmiş.

Pınar Göktaş da birçok film ve TV dizisinde aldığı roller dışında, kısa film senaryoları yazıyor ve çekiyor. Şu sıralar 2021 yılında çektiği ‘Bayrak’ isimli kısa filmiyle uluslararası festivallere katılıyor. Sanatçı aynı zamanda, geçen yıl sahnelenmeye başlayan Zorlu PSM yapımı ‘Evlilikten Sahneler’ isimli tiyatro oyununda da rol alıyor.

Şule Ateş ve Pınar Göktaş’ın prova sürecinde birlikte geliştirdikleri Öyle Şeyler Yalnızca Filmlerde Olur’u karantinanın hemen öncesinde sergilemeye başlamışlar. Oyun aşk, ilişkiler ve toplumun belirlediği cinsel kimliklere dair kabullerimizi sorguluyor.

Bu tek kişilik otobiyografik anlatıda Pınar Göktaş’ın yaşamından yola çıkılarak, bir kız çocuğunun büyüme ve kendini bulma hikâyesi işleniyor. Doksanlı yılların sonu ve iki binli yılların başına yayılan hikâyede, aşk filmlerindeki ‘mükemmel uyum’ fikriyle büyülenen ve hayatının aşkını bulmaya karar veren dürüst ve cesur bir kız çocuğunun aşkı arayışını, cinselliği keşfedişini, kendi çocukluğu ve gençlik döneminin romantik ilişkileri kahkahalar eşliğinde anlatılıyor.

Şule Ateş, bu gösterinin de bir araştırma süreci içerdiğini vurguluyor: “Burada yapmaya çalıştığım şey, geleneksel hikâye anlatıcısının geçmişte seyircisiyle yakaladığı organik ve canlı ilişkiyi, günümüz oyuncusu ve seyircisi arasında yeniden yakalamanın yöntemini, oyuncuyla birlikte araştırmak. Temel noktalardan biri, gösterinin yazılı ve sabit bir metninin olmaması… Osmanlı Meddahları hikâyelerini asla yazmıyorlar, sadece hikâyenin akışındaki önemli noktaları, hatırlatma cümleleri halinde not ediyorlardı. Yani hikâyenin sadece ana hatlarını ezberliyor, kalanını her seferinde, seyircinin önünde yeniden yazıyorlardı. Bu da metnin sabit bir form içinde donup kalmasını engelliyordu. ‘Söylemek’ ve ‘anlatmak’ sözcüklerini özellikle vurgulamak istiyorum. Geleneksel anlatıcılarımız yazmıyorlardı. Onlar hikâyelerini ya söylüyor ya da anlatıyorlardı.”

7 Nisan 20.30 Kültüral Performing Arts – Bilet: www.biletinial.com

17 Nisan 19.00 Bahçe Galata – Bilet: www.tiyatrolar.com NOT: Öyle Şeyler Yalnızca Filmlerde Olur’un ayrıntılarına https://youtu.be/tntEHJaZXj0 linkinden ulaşabilirsiniz.