Oyunun Oyunu

Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih – Coğrafya Fakültesi, Tiyatro bölümünü kazandığımızda, ‘Dramatik Yazarlık’ dersinin hocası Turgut Özakman’dı. Kısıtlı sayıda öğrencinin yetenek sınavıyla tiyatro bölümüne alınması beklenirken, YÖK’ün ilk icraatlarından birisi olarak elli civarında öğrenciyle sınıflara sığmaz olmuştuk. Kimin yazmaya meyilli olduğunu anlamaya çalışan Turgut Özakman, ‘Tiyatro nedir?’ gibilerinden bir soruyla vize sınavı yapmıştı.
İlk anda kolaymış gibi görünen ama düşünmeye başladıkça zorluğu ortaya çıkan soruya, arkadaşımızın biri ‘Tiyatro ikiye ayrılır, sahne önü ve sahne gerisi…’ diye kısa bir yanıt vermiş.
Dramatik yazarlık hocamız da ilginç bulduğu sınav kağıtları arasında arkadaşımızın yanıtını okuduktan sonra ‘Tavuk da ikiye ayrılır, derisi ve gerisi…’ diye esprili bir yorum yapmıştı.
Aynı tarihlerde, 1933 doğumlu İngiliz gazeteci ve yazar Michael Frayn, taslak halindeki ‘Oyunun Oyunu’ (Noises Off) adlı tiyatro oyununa son halini vermekle uğraşmaktaymış. İlk olarak 1982 yılında Londra’da seyircisiyle buluştuktan sonra dünyanın popüler fars türündeki komedilerden birisi olmuş.
Bu oyunu kısaca özetlemeye çalışırsak…
İlk gösterimine saatlerin kaldığı ‘Çırılçıplak’ adındaki fars türündeki komedinin, son provasında, birçok oyunda olduğu gibi arkası arkasına sorunlar çıkmaktadır. Dekorundan aksesuarına, ışığından kostümüne, sahne amirinden yönetmenine kadar yaşanılan zorlukların ardı arkası kesilmez. Oyuncuların dertleri ise teknik sorunlardan beterdir. Her tersliği pratik çözümlerle aşmaya çalışan yönetmenin, sahne amiri yardımcısı ile oyunculardan biriyle ilişkisi, sıkıntıları daha da çözümsüz hale getirir. Bu hengame içindeki birinci perdede, ‘Çırılçıplak’ oyunu, sonuna kadar devam eder.
İkinci perdenin sürprizi ise ‘Çırılçıplak’ oyununu sahnenin gerisinden izlemek olur. İki kadının arasına sıkışan yönetmenin, oyunun başlayacağı sırada sahne gerisine gelişi, oyuncuların arasındaki hassas dengeleri darmadağın eder. Bir taraftan oyun devam ederken, diğer taraftan sahnenin gerisinde kıyametler kopacaktır.
Üçüncü perdede ‘Çırılçıplak’ oyunu çığırından çıkmıştır. Hiçbir mizansen yönetmenin istediği gibi değildir. Her tür aksilik seyircinin önünde yaşanmakta ve toplanmaya çalışıldıkça daha fazla dağılmaktadır. O oyunun seyircilerinin nasıl tepki verdiğini yazar belirtmemiş ama felakete dönüşen tiyatro oyunu mutlu sonla noktalamayı tercih etmiş.
İki perde olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda izlediğim, İngiliz gazeteci ve yazar Michael Frayn’ın yazdığı, Lale Eren Dalsar tarafından çevirisi yapılan ve Ali Gökmen Altuğ’un yönettiği Oyunun Oyunu’nu kısaca özeti böyle. Oyunun içindeki ‘Çırılçıplak’ oyunu da izleyeceklere sürpriz olsun.
İki buçuk saat boyunca yorulmadan izlediğim oyunun dramaturgisi Özge Ökten, sahne tasarımı Taciser Sevinç, kostüm tasarımı Nihal Kaplangı, ışık tasarımı Kemal Yiğitcan, efekt Erhan Aşar tarafından yapılmış.
Oyunun Oyunu’nun başarılı oyuncuları; Ahmet Saraçoğlu, Aslıhan Kandemir, Ayşen Sezerel, Berna Oğuzutku Demirer, Caner Çandarlı, Destan Batmaz, Ergün Üğlü, İlhan Kilimci ve Yeliz Gerçek.
Fars türündeki komedi, okul arkadaşımın sınav kağıdına yazdığı gibi sahnenin önünü ve gerisini başarılı bir anlatımla seyircisine taşıyor. Bu oyundaki ‘tavuğun derisi ve gerisi’ kıvamında lezzet sizin için yeterli olmayacaksa ya da daha derinlerdeki sanatsal beklentilerle, ‘Yalnızca gülüp eğlenmek beni doyurmaz,’ diye düşünüyorsanız, tiyatro oyunu tercihinizi yeniden sorgulamanızda yarar var.
Bir mesaj peşine düşmeden, toplumu iyiye ve güzele yönlendirmeyi dert edinmek yerine, rastlantısal silsileyle, günlük yaşamın matraklıklarını, abartılı ve gerçekçilik kaygısı gütmeden seyircisine taşıyan fars türündeki komedilerin genel hedefi, güldürmek ve eğlendirmektir. Bu da pek kolay olmaz. Çok hızlı hikaye akışı ve akışın zamanlamasını bozmayan olaylar dizisini, komedinin anlatım zenginlikleriyle bezemek gerekir. Bir fars rejisi yapmaya niyetlendiyseniz, masa başındaki dramaturgi çalışmasından yönetmenine, oyuncusundan teknik ayrıntılara kadar, zorlu bir süreç ekibi beklemektedir.
En iyi fars komedisi örneklerinden birisi olarak bilinen, Oyunu Oyunu’ndaki, yazar Michael Frayn’ın başarısı dünyaca tescil edilmiş. Onun oyununu benzerlerinden farklı kılan ise tiyatroda aksayan süreçlerin ya da takım oyununun bozulmasının, komediyi nasıl felakete dönüştürdüğünü, yine komedinin diliyle anlatmak olmuş. Bu da Oyunun Oyunu’nu fars türünün üstünde bir noktaya taşıyor.
Zor oyunun matematiği, dramaturg Özge Ökten’in katkısıyla, reji problemine dönüşmemiş. İç içe iki oyunu ve ikisinin de komik yönlerini, bütünlük içinde sahneye taşıyan Ali Gökmen Altuğ yönetmenliğinin hakkını vermiş. İyi bir takım izledim sahnenin önünde; yeteneklerini emekleriyle bütünleyen oyuncular, yazarın ve yönetmenin hayallerini başarıyla seyircilere aktarıyor.
Ben fars türünün alışılagelmiş komedileri sevmem ama tiyatronun güldürüp eğlendirmesinin, önemli işlevlerin başında geldiğine inanırım. Bu sezon İBB Şehir Tiyatroları sahnelerinde izlediğim oyunların arasında, zamanımın en neşeli geçtiği oyunun, ‘Oyunun Oyunu’ olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.