“Sen Kimsin”

On binlerce yıl öncesinde…
Dünyanın neresinde olduğunu bilemediğim bir yerde; isterseniz anakaraların birinde olsun; Asya’nın bozkırlarında, Afrika’nın çöllerinde, kutupların buzlarında; eski dünyada ya da yeni dünyada; ya da batık Atlantis’de; ya da Mu imparatorluğunda; ya da Anadolu’nun herhangi bir yerinde; neresi olmasını isterseniz orası olsun…
Bir yere doğru gitmekte olan birinin karşısına çıkan iki kişi yolunu kesmiş.
İki kişiden biri, “Dur!” demiş.
Yolu kesilen kişi durmuş.
Diğeri, “Kimsin?” diye sormuş.
Yolu kesilen kişi, “İnsanım,” diye yanıt vermiş.
Bir süre süzdükten sonra geçip gitmesine izin vermişler…
Aynı yerde on binlerce yıl sonra bekleyen iki kişi, karşılarından gelmekte olan birinin yolunu kesecektir. Yolunu kestikleri kişiye kim olduğunu soracaklardır. Yolu kesilen kişi garip kelimelerle anlaşılmaz bir şeyler söylemektedir. Çok uğraştıkları halde birbirlerini anlayamayacaklardır. Bu yüzden işaretlerle oradan geçemeyeceğini belirteceklerdir…
On binlerce yıl sonra saçları uzun, göğüsleri diri, alımlı mı alımlı, havalı mı havalı bir kadın karşıdan gelmektedir. Hep yaptıkları gibi onun da yolunu keserek kim olduğunu sorarlar.
“Kadınım,” der yolu kesilen alımlı mı alımlı, havalı mı havalı kadın.
Bir süre kadını süzdükten sonra, “Buradan kadınlar geçemez,” der içlerinden biri.
On binlerce yıl sonra aynı yerde beklemekte olan iki kişi, derisinin rengi farklı olan birinin yolunu keserek kim olduğunu sorar. Siyah ırktan olduğunu söylemesi üzerine geçmesine izin verilmez. Başka bir zamanda da aynı yerden beyaz ırktan ya da sarı ırktan birilerinin geçişine izin verilmeyecektir.
On binlerce yıl sonra aynı yerde yolunu kesilen bir yolcu, “Ben dünyayı yaradan bir tanrının olduğuna ve onun peygamberine inananlardanım,” dediğinde, önce bu tanrının ne olduğunu, kim olduğunu, nasıl yarattığını sorguladıktan sonra yolcuya hakaretler ederek geçişine izin verilmez.
Binlerce yıl sonra aynı yerden geçmeye çalışan bir başka yolcunun peygamberi İsa’dır, peygamberi Musa olanlar tarafından yolu kesilmiştir, ne kadar geçmek isterse istesin geçemeyecektir. Bir başka seferinde de Müslüman olanın geçişine Hıristiyanlar izin vermeyecektir…
Yüzlerce yıl sonra, aynı yerde bekleyen iki kişi, karşıdan gelmekte olan birinin yolunu keserek kim olduğunu sorar.
“Müslüman’ım,” der yolu kesilen kişi.
“Bizler de Müslüman’ız ama buradan geçebilmek için Müslüman olmak yetmez, mezhebinin de tutması gerekir…”
Oradan geçebilmek gün geçtikçe daha da zorlaşır; kimi milletinden, kimi devletinden, kimi cinsel tercihlerinden, kimi giyiminden, kimi saçından ya da sakalından, kimi tuttuğu futbol takımının yüzünden…
Birkaç gün önce de aynı yerden geçmeye çalışan birisinin iki kişi tarafından yolu kesildi.
İki kişiden biri, “Dur!” dedi.
Yolu kesilen kişi durdu.
Diğeri, “Kimsin?” diye sordu.
Yolu kesilen kişi, “İnsanım,” dedi.
İlk soruyu soran, “Nasıl yani?” dedi.
“Basit bir insanım işte, hepsi bu, bu kadar, gerisi umursamadığım bir ayrıntı…”
Hala yolunu kesenler tarafından orada bekletiliyor…