“Tekrar Tekrar Tekrarlar”

Tekrar deneyi…
On tane ince kağıdın arasına karbon kağıtlarını yerleştirin ve kağıdın tam ortasına, kocaman harflerle TEKRAR yazın. Sonra aradaki karbon kağıtlarını çıkartarak yaptığınız deneyin sonuçlarını değerlendirin: İlk kopyadaki TEKRAR yazısı, orijinalde olduğu gibi pırıl pırıl, ikinci ve üçüncü kopya da öyle, dördüncü kopya biraz silikleşmiş, beşincide silikleşme iyice artıyor, altıncıda yazı okunmaz oluyor, yedincide ve sekizincide ne anlam içerdiği belli olmayan birbirinden kopuk çizgiler var, dokuz ve onuncu sayfalar bomboş! Gittikçe zayıflayan tekrarlar! Üstüne yazı yazdığımızı biliyor olsak da kayıtlara geçmemiş, sanki hiç yazılmamış!
Yaşam yolculuklarımız birbirinden farklı gibi görünse de üç aşağı beş yukarı birbirinin tekrarı günlerle acımasızca tüketiliyor; birininki fazlasıyla renkli, diğerininki oldukça karamsar, ötekininki çok sıkıcı, berininki itişip kakışmayla dolu…
Üç beş saat farklılık olsa da akşamları yatıyor, sabahları uyanıyoruz, ya işe gidiyor, ya da evde işbaşı yapıyoruz…
Ya çocuğuz, ya çocuk yapabilecek birilerini arıyoruz, ya da çocuklarımızı büyütmekteyiz…
Ya büyüklerimiz ölmüş ya da ölecek kadar büyümüşüz…
Çoğu insan gibi sabah kahvaltısını pas geçsek bile öğle vakti geldiğinde acıkıyor, en azından yatma vakti gelene kadar bir şey yemeden duramıyoruz…
Okullarda benzer eğitim, mahkemelerde aynı kararlar, hastanelerde birbirini tekrarlayan tedavi yöntemleri…
İşlerimiz birbirine benzemekte, aşklarımız birbirinin taklidi, kavgalarımız benzer kalıpları içermekte, aynı tanrının gölgesindeki peygamberler birbirinin söylediklerini tekrarlamakta…
Her gün bir boş bir kağıt, boş bir kağıt daha ve bir boş kağıt daha! Bir yıl; üç yüz atmış beş gün; üç yüz atmış beş sayfalık boş bir kitap; her yıl bir cilt; ciltler dolusu boş bir yaşam!
İşi olmayan buyursun doldursun…