Set Anıları

Kemer ve Akseki’de çekimlerini gerçekleştirdiğimiz ‘Mendilim Kekik Kokuyor’ adındaki uzun metraj sinema filmimizin setinden bazı anıları paylaşmak istiyorum.

Film çekimlerimizi Phaselis Antik Kenti’nin yakınındaki özel arazide yapmayı tercih etmiştik ama bitişiğindeki kampta doğada ruhunu dinlendirme niyetli müşterilerle doluydu. Yan tarafındaki dereden geçmeye çalışan jeneratör kamyonumuz suya battı. Bu da hesapta olmayan bir terslikti! Yarım günümüzü kamyonu dereden çıkarmakla geçirdik. Ertesi günün programında ise bir boğulma sahnesi vardı. Oğlu boğulan annenin feryatlarına katlanmanın meditasyon gurubunun hoşuna gitmediği kesindi. Bir sonraki günde ve gecede Çanakkale Savaşı’nın en gerilimli günlerinden birisini çektik. Biz Arıburnu çıkartmasını olabildiğince gürültüsüz çekmeye özen gösterdik ama yüzlerce figüranın sessizliğini sizin hayalinizde bırakıyorum artık…

Başrol oyuncularımızdan Wilma Elles ile buradaki çekimler sırasında tanıştım. Onu tanımayanların ortak düşüncesi Wilma’nın kaprisli davranışlarıyla uğraşacağımız hakkındaydı. Hepimiz yanılmışız! İlk andan itibaren uyumlu kişiliğiyle ekibimizi kendisine hayran bıraktı. En başta Alman asıllı sanatçının, Hemşire Beatrice rolünü başarıyla canlandırdığını söylemeliyim. İşini profesyonelliğine yakışır biçimde yaptı. Hiçbir olumsuzluğu soruna dönüştürmedi. Hep çözüm insanı oldu. Wilma Elles’in pozitif enerjisinin ekibimizin birleştirici unsuru olduğunu özellikle vurgulamalıyım. Film vesilesiyle düzenlenen ve Türkiye’nin farklı yörelerinden gelen katılımcılarla oldukça renkli geçen I.W.A.B 6. Uluslararası Antalya Turizm Festivali’ne yöresel gelin kıyafetiyle katılarak Aksekililerin de gönlünü kazanmayı bildi.

Sete getirdiği ikizleri sayesinde Wilma Elles’in anneliğine de tanıklık yaptık. O tarafı da oyunculuğu kadar başarılıymış. Kısa zamanda Melodi ile Milat adındaki ikizleri çekimlerimizin maskotuna dönüştü. Set deneyimleri birçok oyuncumuzdan fazla olan ufaklıkların performansı kesinlikle yaşlarının üstündeydi. Benim setteki mutlu saatlerim de ikizlerle birlikte geçirdiğim zamanlar oldu. Bu durum çekimlerimizin aile ortamında gerçekleştiğini anlatan güzel bir örnek aslında…

Bir başka güzel örnek ise usta oyuncu Mehmet Çevik’in genç oyuncu adaylarımızla yaptığı çalışmalarda ortaya çıktı. Gençlerin seçimindeki titizliği, onları role hazırlayışı, kamera önündeki oyunculuklarına müdahalesi ve daha da önemlisi kameranın arkasındaki set terbiyesi konusundaki verdiği eğitim görülmeye değerdi. Bu arada Mehmet Çevik gibi gönüllülük esasıyla filmimize dahil olan AÜ DTCF Tiyatro Bölümü mezunlarının kamera önü ve arkası davranışları da geleceğin oyuncuları için oldukça eğiticiydi. Sinema filmini izlediğiniz zaman gençlerin başarısının ‘Mendilim Kekik Kokuyor’ filmine nasıl yansıdığına sizler de tanık olacaksınız.

Ana sponsorumuz TT Hotels Turkey’in Kemer’deki beş yıldızlı konaklama tesisi Tui Day & Night Connected Club Hydros’da bir hafta boyunca ekibimizin rahatı yerindeydi. Akseki’deki kaldığımız konteynerlerde ise yıldızları yalnızca gökyüzünde gördük. Üç hafta boyunca Akseki kaymakamı Muhammed Emin Nasır ve Akseki Belediye Başkanı İbrahim Özhan bütün olanaklarını sinema filmimiz için kullandı. En başta Duruk ailesi olmak üzere, Akseki Eğitim Hayratı Derneği, Aksekililer Yardımlaşma Derneği ve Aksekilinin dahil olduğu birçok sivil toplum kuruluşu çekimlerimizin istediğimiz gibi gerçekleşmesi ve de ekibimizin rahat çalışabilmesi için elinden geleni yaptı. Onların içtenlikli yaklaşımları konteynerlerdeki koşulların mutsuzluk kaynağına dönüşmesine izin vermedi.

Biz film projemize İbradı’yı da dahil etmek istemiştik ama ilçenin yerel yönetimine projemizin önemini anlatamadık. Birkaç kez belediye başkanıyla görüşmek istedik. Bir türlü çabalarımız sonuç vermeyince Çanakkale Savaşı’nda ilk kurşunu atan İbradılı İbrahim Çavuş’un hikayesini ve doğduğu toprakları sinema filmimize dahil edemedik. Bu durum bizim içimize dert oldu, umarım aynı derdi bizimle birlikte İbradı yerel yönetimi de yaşamıştır…

Akseki’deki çekimlerimizi haziran ayında gerçekleştirdiğimiz halde sağanak yağışlar yüzünden fazlasıyla hırpalandık. Bir esir kampında ve bitişiğindeki sahra hastanesinde hikayemiz geçtiği için yağmur sırasında çekimlerimizi durdurmak zorunda kalıyorduk. Çadırların içindeki çekimlerde de gök gürültüsünden ve damlaların çıkardığı seslerden dolayı sesli kayıt yapmak mümkün olmuyordu.

Bu yazıda paylaştıklarım da sinema filmi çekmenin zorluklarını anlatan birkaç küçük ayrıntı yalnızca…