TarlaZanat’ta 10. Yıl

Bu yıl Burhaniye Taylıeli’nde 10.’su düzenlenen ve TarlaZanat Şenlik Alanı’nda on gün-on gece boyunca birbirinden keyifli gösterilere ev sahipliği yapan ‘Köyümüzde Şenlik Var – Elim Sende – Çocuk Sanat İmece’ şenliğini ağustos ayında geride bıraktık. On yıldır verdikleri mücadeleye yakından tanık olduğum Ümran İnceoğlu ile Eftal Gülbudak’ın TarlaZanat’ta ulaştığı noktayı orada bulunanlardan dinleyelim.

Hasibe Eren’in şahsen deneyimlediği şenlikle ilgili sözleriyle başlayalım isterseniz…

“Nitelikli işlerin, güzel amaçların, idealizmin hızla ölmeye mahkum olduğu ülkemizde, 10 yıldır güneş gibi parlayan bir şenlik gerçekleştiriliyor. Ümran İnceoğlu ve Eftal Gülbudak’ın kişisel girişimleriyle başlattıkları “İmece Çocuk Şenliği “Burhaniye’nin Taylıeli köyünde bölge halkıyla çocuk oyunlarını buluşturuyor. Tamamen imeceyle gerçekleştirilen şenlik, oyunları çocuklara ücretsiz olarak sunuyor. Taylıeli’ni bilmeyenler için; Edremit Körfezi’ni, denizi gören nefis bir Ege köyü. Püfür püfür tatlı esintili köy, akşamları oyun saati yaklaştığında köy çocukları ve çevreden gelen çocukların güzel sesleriyle şenleniyor. Çocuklarımız özel tasarlanmış oyun alanında birbirlerinden nitelikli oyunlar izleme şansına sahip oluyorlar. Özellikle pandemi nedeniyle sosyallikten, sanatsal aktivitelerden uzak kalan çocuklarımıza müthiş bir hediye. Şimdiden köklü ve gelenek sahibi olmayı başaran, daha da uzun yıllar sürmesi umudunu taşıdığımız şenliğe emeği geçen herkese çok ama çok teşekkür ederim.”

Yetişkinlere yönelik ‘Öfkenin Yakın Geçmişi’ adındaki oyunuyla dünya prömiyerini Taylıeli’nde yapan Tiyatro Gülgeç’ten Bihter Gülgeç Saka, kuklacılıkla TarlaZanat’ın yaratıcıları sayesinde tanıştığını söylüyor.

“İlk yetişkin oyunumuzu oynayacağımız zaman Prömiyerimizi TarlaZanat’ta yapıyor olmak bizim için çok özel ve onur verici oldu. Uzun yıllardır çok yürekten, istikrar ve özveri ile açılan bu şenlik alanının pandeminin ortasında da açılmış olmasının hem bir oyuncu hem de bir seyirci olarak kıymetinin defalarca altını çizmek isterim. Dünyanın içinden geçtiği dönüşüm nedeniyle şenlik de şenliğin gerçekleştiği alan da daha da derinleşen bir anlamla yol alıyor diye düşünüyorum. Seyirci olarak da oyuncu olarak da bize çok iyi geldiğini yinelemek isterim. Sanata ve sanatçıya açılan ve aslında seyirciyle kavuşmayayönelik bu şenlik öyle samimi niyetlerle açılmış ki, memleketimde kendi hikayemle sahnedeyken ve yoluma ışık olan insanların karşısında oynarken, alanın ve seyircinin samimiyeti yaşadığım o büyük heyecanla beni sıcacık kucakladı.”

Bir Alaska yerlisi olan Jno Didrickson bütün alçakgönüllülüğüyle TarlaZanat’a kültürünü paylaşım fırsatı verdiği için teşekkür ederek sözlerine başlıyor.

“Dünyanın her yerinde çocuklar bizim geleceğimiz. Bu yüzden Taylieli Şenliği önemli. Gelecek nesillerin kültürümüzü öğrenmesi ve deneyimlemesi için çok önemli. Müzik, tiyatro, hikaye anlatma; bunları görmeleri önemli…”

İlk yıllarından beri seyirci olarak şenliği takip eden Jno Didrickson’un eşi Özgür Didrickson, Taylıeli’ndeki şenlikte, herkesin mutfakta, herkesin üretimin bir ucundan tuttuğunu vurgulayarak eşinin sözlerine devam ediyor.

“Yazılar ancak okurla, oyunlar ancak seyirciyle var olabilir dense de aradaki çizgi, sahnede çoğunlukla belirgindir. Bu hissi ve sıcaklığı benzer etkinliklerde göremediğimiz için bu şenlik bence çok özel. Yaş sınırlarını ortadan kaldıran, içimizdeki çocuğu besleyen bir ruhu olması açısından özel bir şenlik. Çocukların geleceğine verdiği önemle cumhuriyetimizin kuruluşundan gelen ışığa, ne yazık ki gündemin çoğunlukla karanlık haberlerle dolu olduğu şu dönemde, bazen varlığına inancımızı yitirdiğimiz o ilerici ışığa yaptığı vurgu ile de çok özgün bir şenlik. TarlaZanat ekibine bize verdikleri güç ve umut için teşekkürler.”

Bir Karagöz savaşçısı olan Kemal Atangür üç kez katıldığı şenliği sayısız insanın destek ve imecesiyle var olan harika bir iksir olarak değerlendiriyor.

“İksir diyorum. Çünkü şenlik her hayaliyle şifalı ve insan ruhunu tedavi edici özelliklere sahip. Taylıeli Köyü Ege’nin getirdiği oksijenle yıkanıyor, köylünün sanat etkinliklerine katılımı ve verdiği destek çok güzel. Dört bir yerden gelen sanatçılarla TarlaZanat alanında büyük bir imece yaşanıyor. Onlarca insanla tanışmak kendini iyi hissettiriyor. İnsanın en büyük hastalığı olan bencillik burada yok oluyor. Burada paylaşmak ve üretmek var. Hiçbir fikrin ve düşüncenin bağnaz refleksi yok. Bizzat insan ve onun paylaşarak ortaya çıkardığı güzellikler var.”

İzmir’deki KukArt Sanat Merkezi’nden Soner Akcay ile Nazlı Akcay, şenliğe katılan grupların imeceye gönüllü olarak destek vermelerini önemsiyor.

Bu imece sayesinde gruplar birbirleriyle tanışmış, paylaşımda bulunmuş oluyorlar. Hem de eserlerini seyirciyle buruşturuyorlar. Bizce sanat uzak yakın herkesin ulaşabildiği bir şey olduğu zaman çok daha kıymetli oluyor. Bu şenlik sayesinde de Taylıeli’ndeki çocuklar, köylüler, genç yaşlı herkes tam 10 yıldır bu kıymetle yakınlaşmış durumdalar. Umarız sevgili Ümran ve Eftal’in bu çabaları daha çok yere ulaşır, daha çok insanla buluşur ve her köyde bir sanat şenliği olur.

Tiyatro Gülgeç’ten Emre Saka sahne arkadaşından sözü alarak devam ediyor.

“10 Yıldır devam eden şenlikte ciddi bir özveri, emek ve farkındalık yaratması adına referans alınacak çok şey var. TarlaZanat’ın bu denli bir çabayla her yıl ekipleri, gelen seyircileri ağırlaması ve farklı disiplinlerdeki işlerin seyirci ile buluşmasını sağlamak çok kıymetli bir değer. Dileğimiz bu ve benzeri işlerin yaygın bir şekilde kök salması; o köklerin sağlamlığıyla sanatın ve sanatçının, üretimini izleyen seyircilerle görünmez bağlar üzerinden bireye ve hayata dokunması. Sonsuz teşekkürler…”

İlk şenliğe katılanların arasında bulunan Karagöz sanatçısı Alpay Ekler, 10. yılın şenliğinde de TarlaZanat’ta bulunanlardan birisi olarak sanatçıların birbirileriyle ilişkilerinin ve seyirciyle kurdukları iletişimin giderek gelenek halini aldığını vurguluyor.

“Bu bir model olmalı tiyatro akademisi bu modeli konu edinmeli, akademik çalışmaların konusu olmalı. Bu şenlik, TarlaZanat’ın özverisi bundan sonra daha geniş alanlarda konuşulmalı, tartışılmalı, belki de uluslararası bir çerçeveye oturtmalı. Beni davet ettikleri için teşekkür ediyorum. Hem festivalden hem de katılımcılardan çok yararlandım, bilgilendim, teşekkür ederim.”

Tarla Faresi Tiyatrosu’ndan Hicran Çalı, şenlikte öne çıkarılan kavramların içini dolu ve Taylıeli Köyü’nde yaratılan her şeyi gerçekçi buluyor.

“TarlaZanat’ın alanı, topografyaya, uzama, zamana, her zerreye hakiki bir şekilde zanatla işlenmiş, toprağa ve insanlara işlenmiş. Bu deneyim insanda çocuğa, sanata, imeceye ufuk açıyor ve bu ufuk ‘elim sende’ diyor. Herkes bir ucundan tutuyor. Bu şenlik; bu estetiğe dair her şeyin teknikle, emekle, incelikle, zekayla, bilgiyle ve hep birlikte, geçmişe saygıyla olacağını gösteriyor. Genç kuşakların fikrini alarak onlara el uzatarak hep birlikte olacağını gösteren müthiş bir örnek. Daha nicelerini dünyanın her yerinde görelim, insanlar duysun feyz alsın, biz de layık olalım. Bu sene Sevda Şener öğretmenimizin anısına oynadık. Sevda Şener’in, Metin And’ın, Nurhan Karadağ’ın, Sevinç Sokullu’nun hepsinin ruhları, ekmekleri orada yaşıyor yaşatılıyor. Bu ülkemiz için, dünya için ve benim için de çok önemli…”

Dört kişilik Buradayız Film Ekibi, şenliğin hiçbir maddi beklenti içine girilmeden düzenlenişinde “Nasıl bir motivasyon bunu sağlayabilir ki?” diye düşünerek şenliğe gelmiş. Çok geçmeden de imecenin bir parçasına dönerek, kahvaltı sofrası hazırlamaktan, sandalye dizmeye, kapıda seyirci karşılayıp ateş ölçmeye kadar nerde ihtiyaç varsa orada olmuşlar. Bu ekipten Hayri Tunç Barut’a kulak verelim.

“TarlaZanat ekibini ve imeceye el veren onlarca insanı gördükten sonra anladım ki bütün bu motivasyonu sağlayan en önemli şey birlikte üretmenin yaşattığı hazmış. Günün sonunda üretiminizin sonucunu gülümseyen yüzlerde görmek ve alkışlayan ellerde duymak insana hiçbir maddiyatın veremeyeceği bir keyif veriyor. Bu keyif de insanı bir sonraki gün yine üretim yapmaya teşvik ediyor. Sanatsal üretime gönül veren bu insanların on yıldır ortaya koyduğu ve nice on yıllarca ortaya koyacaklarına inandığım emeklerine çok büyük bir saygı duyuyor ve hayranlık besliyorum. ‘Elim Sende’ adını verdikleri bu şenliğe el vermek benim için büyük bir zevk ve paha biçilemez bir deneyimdi.”

Sözü Buradayız Film Ekibi’nden İlker Yıldız’a bırakıyoruz şimdi de…

“Tüm alanlar pandemiye uygun olarak tasarlanmıştı. Çadır hayatı çok eğlenceliymiş. Şenlik boyunca yediğimiz ev yemeklerinden çok mutlu olduk. Farklı alandan sanatçılarla yaptığımız akşam sohbetleri benim için çok değerliydi. Bu sanatçılara ‘elim sende’ dediğinizde her an bir deneyim, bir bilgi ediniyor ve karşılık beklemeden yardım etmenin tatminini yaşıyorsunuz. Birbirinden kaliteli gösterilerin ücretsiz olarak sunulması büyük fedakarlık. Hayranlık duymamak mümkün değil. Umarım daha uzun yıllar TarlaZanat devam eder. Şenliği düzenleyen tüm ekibe, şenlikte emeği geçen ve gelecekte geçecek olan herkese saygılarımızı gönderiyorum.”

Burhaniyeli bir baba ve bir sanatsever olarak şenliğe katılan Özgür Kanatlar Bandosu Kurucusu ve şefi Özgür Aras da bölgenin insanı olarak TarlaZanat’ı özetliyor.

“TarlaZanat büyük bir emek, özveri ve özlediğimiz imece ile hazırlanmış 7’den 70 ‘e herkesin keyifle izlediği, izlerken öğrendiği; tiyatro, kukla, karagöz, pantomim, masal, dans, müzik ve atölyeleriyle 10 yıl gibi bir tecrübeye sığdırılmış örnek bir etkinlik…”

En başından beridir şenlikten desteğini esirgemeyen Gömeç Belediyesi Kültür Sanat Müdürü Ahmet Başkent de duygularını nazik bir teşekkürle paylaşmak istiyor.

“TarlaZanat çatısı altında, ‘çocuk sanat imece’nin içinde olmanın keyfini ve onurunu bizlere yaşatan Eftal Gülbudak ve Ümran İnceoglu’na sonsuz teşekkürler ederiz. Köylerimizde şenlikler sizlerle var olmaya devam edecektir.”

Son altı yıldır şenliğe katkı veren Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Burhaniye Şubesi Başkanı Uğur Baykent şenliğe katılan çocukların uyumlu davranışlarına dikkat çekiyor.

Dernek üyemiz ve önceki dönemlerde şube başkanlığı da yapmış olan Erman Pazarbaşı sosyal medyadaki bir paylaşımında şöyle diyor; ‘Şenlik devam ederken altı çizilmesi gereken bir şey fark ettim. Çocukların kendi aralarındaki oyunlarda bile küçük tartışma ve anlaşmazlıklar illa olur. Masumdur, geçici kırgınlık ve kızgınlık içerebilir. Oysaki, şenlikte onlarca çocuğun bir arada olmasına rağmen en ufak bir tartışma dahi görmedim. Bu sanatın gücü müdür? Olumlu bir motivasyon ve hedef insanları daha mı uyumlu kılar? Zannederim ki ne ile uğraşıyor ve zamanını ne ile dolduruyorsan o oluyorsun neticede.’ Ben de Erman’ın paylaşımına “Sanat evrensel anlamda özgürlük, eşitlik, kardeşlik ve barışı savunur. Dolaysıyla çocukların sanat ortamında uyum içinde yan yana olmaları çok değerli, güzel ve doğaldır,” diye yorum yaptım. Bu şenlik bize her yıl çocukları sanatla buluşturmanın mutluluk ve onurunu yaşatıyor.”

Son sözü de izleyicilerin arasındaki İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları dramaturglarından Gökhan Aktemur‘a bırakalım.                                            

“Bu sene 10.’su düzenlenen festivalin, ilk yılındaki eğlenceli, yüksek-güzel enerjili açılış gününü de unutamıyorum… Bu güzel enerjiyi ‘yuva’larından başlatıp toprakta büyüterek sanatçı dostları, seyircileri ve köy halkıyla birlikte Körfez’e yayan ve uluslararası zemine taşıyan Ümran İnceoğlu ve Eftal Gülbudak’ı saygıyla, dostlukla selamlıyorum… Tiyatronun pek çok alanında olduğu gibi, Taylıeli Köyü’ndeki bu girişimlerini, her türlü imkansızlığa rağmen artık çok daha profesyonel boyuta taşıdıklarına tanıklık etmek gurur verici. Tüm körfez bölgesinin kentleşme(!) rant kavgası ve agresif büyüme hırsıyla ‘insan’ı kendinden uzaklaştırmasına rağmen Ümran ve Eftal’in ‘elim sende’ diyerek çocukları ve ebeveynleri kucaklaması umutlarımızın bitmemesini sağlıyor.”

Bundan sonraki on yılların daha da görkemli geçmesi dileğiyle…