Yeni Kararlar Zamanı

Her gelen yıl bambaşka macera…

Yepyeni umutlar, yenilenen aşklar, akıllanmayanlara hayal kırıklıkları, akıllandığını sananlarda derin boşluklar, kayıp gidenler, boşlukları dolduranlar; bitip tükenmeyen memleket meseleleri, yılın ortasına gelmeden ‘bitse de gitsek’ durumları…
Zor geçen 2016 yılını uğurlamaya çalışırken, yenisinin heyecanını silmeye, dünyamızı küçültmeye, alanlarımızı daraltmaya çalışan kötülükler de peşimizi bırakmaya niyetli değil. Bir yıl daha benzer sıkıntılarla geçecekmiş gibi görünürken, Reina canisinin yakalanması derin bir nefes almamıza vesile oldu ama öyle ya da böyle nedenlerle yıllar kayıp gidiyor takvim yapraklarından…
Her yeni yılın başlangıcında, geriye dönük yaşamlar gözden geçirilir. Bir takım radikal kararlar alınır. Kimi yaşamının akışını değiştirecek projeleri gerçekleştirmeye, kimi ise bir yıl daha ertelemeye karar vermiştir. Kimi işini ya da evini değiştirecektir. Birileri evlenmenin, bir başkaları ise boşanmanın peşindedir. Bu dünyaya çocuğunu getirmek isteyenlerin sayısını da azımsamamak gerek. Birçok hedef arkası arkasına eklenir. Yeni kararların arkasında durabilme becerisi ise 2017 yılının sunduklarını nasıl değerlendirdiğine kalıyor artık…
Benim öncelikli kararım ise biraz daha kavramsal; kendi zamanımı, kendim için hovardaca kullanmak ama başkalarına ucundan azıcık koklatmak…
Bir umutsuzluk selinde sürüklenmenin yerine, incir çekirdeğini doldurmayacak “Ne olacak bu memleketin hali?” muhabbetlerinden ve de tahammül sınırlarını zorlayan futbol yorumlarından olabildiğince korunmaya çalışacağım.
Zor olacak ama zihinsel olarak beslenemeyeceğim ilişkilerden uzaklaşmaya ve onun bunun dedikodusuna sırtımı dönmekte kararlıyım. Birilerini küçük gördüğünü anlatarak kendini büyük göstermeye çalışanlar, başkasının kapısını çalsın lütfen…
Çok daha zor olduğunu bildiğim halde, egosunu tatmin edebilmek için karşısındakine söz hakkı tanınmayanlardan ve ciddiye almadığı kişilere ciddiyetle bir şeyler anlatma derdine düşenlerden uzak durulacak.
Her söylenenin beş kat fazlasını söylemeyi alışkanlık haline getirenlerin karşısında, gözler kapalı ve kulaklar tıkalı olacak.
Söz cambazlarının gösterilerinde gereksiz zaman tüketmek yerine, eşit söz hakkının olduğu ortamlar tercih edilecek.
Bir biçimde sözünü ettiğim ortamlara düşüldüğünde, ortamın havasının değiştirilemeyeceğini anlar anlamaz arkaya bakmadan uzaklaşılacak.
Ne diye dinlemeye tahammül edemeyenlere bir yıl daha katlanalım ki?
Ruh sağlığı önemli vesselam!